ATV’de yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster?” adlı programı büyük bir ilgiyle izliyorum. Genellikle genç yarışmacıların programa ilgisi beni sevindiriyor.

Yarışmacı erkeklerin özensiz saç ve kıyafetlerini yadırgıyor, genç kızların ve kadınların aşırı makyajları ve gözlerini kapatan takma kirpiklerine şaşırıyorum.

Kenan İmirzalioğlu’nun “Sizi tanıyalım” sözü üzerine konuşmaya başlayan, özellikle genç kızlar, eğitimlerini, stajlarını, doktoralarını, uluslararası yarışmalarda aldığı derecelerini 32 kısım tekmili birden anlatarak ne kadar görgülü ve kültürlü oldukları algısını yaratıyorlar.

Sonra da yarışmada en basit soruları, seyirciye soralım, telefon jokeri kullanalım diyerek biz seyircilerde hayal kırıklığına sebep oluyorlar.

Ben de, özenle hazırladığım zeki öğrencilerimle Serik lisesinde ve Antalya lisesinde okullar arası bilgi yarışmaları yapar ve çok başarılı olurdum.

Kırk sene önceki sorduğumuz soruların kültürel düzeyi bugünkü sorulara göre çok yüksekti. Bu yarışmada sorulan sorular çok basit ve çok kolay.

Yarışmacıların medeni cesareti çok güzel ama kültürel düzeyleri çok düşük.

Bu beni çok üzüyor. Yarışmacılar hayata ve yaşama ilişkin çok basit ve çok kolay soruları bilmiyorlar. Çünkü okumuyorlar, yazmıyorlar. İşleri güçleri telefonla konuşmak, mesajlaşmak ve telefondaki oyunlarla vakit geçirmek.

Dikkat edin, dört yaşından doksan yaşına kadar (önceden yedi yaşından yetmiş yaşına kadar derdik) herkesin elinde pabuç kadar telefon, günün yirmi dört saati herkes evlerde, sokaklarda, caddelerde, parklarda, arabalarda, otobüslerde hayatın her alanında konuşup duruyorlar. Konuşarak, oyun oynayarak bilgi edinmek mümkün değil. Okuyarak, yazarak, gezerek, merak ederek bilgi edinilir.

Açıkcası çok cahil ve kültür düzeyi çok düşük, az anlayan, çok inanan bir gençlik geliyor. Allah sonumuzu hayır etsin.

M.Ö. 460-400 yılları arasında yaşayan Atina’lı tarihçi Tukidides;

“Kültür denilen şey tarih bilgisidir.” der. Kültür çok kitap okuyarak, çok yazarak, çok gezerek, merak ederek elde edilen muhteşem bir donanımdır.

Genç insanları yaşlarına göre olgunlaştıran ve ihtiyarları gençleştiren şey okumaya duydukları derin sevgidir.

Konfüçyüs, “Tanrım, bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver” der.

Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneğidir.

Sorunlarla başa çıkabilme yeteneği de okumayla ve kültürel donanımla olur.

Ben daha fazla ahkâm kesmeden sözü uyuyanlara tebelleş olan Çorum’un meşhur “At Sineği” bilge Baaddin’e bırakıyorum.

BİLGE BAADDİN

1-2015 yılında Nobel Kimya ödülünü alan medar-ı iftiharımız Aziz Sancar kızlarımıza şu uyarıda bulunuyor. “Kızlar okuyun, okumazsanız, kolunuza takılan üç bilezik, kocanızın ömür boyu ödeyeceği salon takımıyla övünen, çeyizi dünyadaki en değerli eşya sanan bireyler olursunuz. Dışarda nehir gibi akan bir hayat varken, siz o nehirdeki sabit kaya gibi sürekli aynı kalırsınız.

Bir uyarım daha vardır: “Türk ulusunun en büyük yanlışı Arap kültürünü din zannetmesidir.”

Aziz Sancar üstadı alkışlıyor, sevgi ve saygı ile anıyorum.

2-Türkiye’de felsefe olmadığı için eleştiri kültürü gelişmedi. (Doğan Kuban)

3-Ülkemizde geçen sene dört bin kişi Profesör yapılmış. Hiçbir bilimsel makalesi olmayan 68 Profesör Rektör yapılmış. (İnşallah doğru değildir.)

4-İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır. (Mevlana)

5-5 Ekim “Dünya Öğretmenler Günüymüş.”

Cahiliye çağından öğretmenlerle uyandık

Varoluşu kavradık, hayatı sorguladık,

“Eğitim Şart” diyerek cehaletle savaştık,

Bir güneş gibi doğduk, dünyayı aydınlattık…(Öğretmen Mehmet Özata)

6-Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira, zaten size benzeyeceklerdir.

terbiye edin.

5 Ekim 2021