Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ana muhalefetin lideri, Millet İttifakının liderlerinden biri, hatta şu an AKP’nin sürekli oy kaybetmesi, CHP’nin ise oy kazanmasını, dikkate alırsak, birinci parti adayının lideri konuşuyor. Konuşmasını duymazlıktan geleceğimiz birisi değil. Konuşulanlara kulak verip üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Kılıçdaroğlu “Siyasi cinayetler olabilir” dedi. Dikkat edilirse çoğul kullandı. “Cinayetler olabilir” dedi. Dahası “Kaygılarım var” diyor. Yabana atacağımız bir söz değildir.

Konu üzerine, bu sözü tekrar eden ve uyarıda bulunan başka parti liderleri de oldu. İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, Deva Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan, Sayın Koray Aydın ve Selçuk Özdağ da “Aynı bilgilerin kendilerine de ulaştığını” söylüyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu’na “katıldıklarını ve kaygılarını paylaştıklarını” belirtiyorlar.

Bu söylemin öteden beri gelen ve bilinen gerçekleri vardır. Çok eskilere “Kanlı mı olacak? Kansız mı?” çıkışlarının yapıldığı dönemlere gitmeye gerek yok. Yakın zamanda, örneğin Sayın Kılıçdaroğlu’na Ankara, Keskin’de bir şehit törenindeki linç girişimi, diğer taraftan Sayın Meral Akşener için sarfedilen sözler; “Durun bakalım, bunlar iyi günleriniz. Daha başınıza neler gelecek!..”, yine Sayın Selçuk Özdağ’ın saldırıya uğraması dikkate alınırsa tablo karanlık gözükmektedir.

Üstelik bu sözlerin devletin tüm gücünü elinde toplayan tek kişinin ağzından çıkması vahim ve düşündürücüdür.

Bunların yaşandığı ve söylendiği bir ortamda, ülkede mal ve can güvenliğinin kalmadığı gibi bir izlenim oluşuyor.

7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP seçimleri kaybetmişti, Türkiye’yi 5 ay içinde tekrar yeni bir seçime götürdü, bu süreçte bombalar patladı. 477 insanımız hayatını kaybetti. Sonrasında 1 Kasım seçimleri ile AKP, MHP ile birlikte de olsa iktidar olma sürecini yürüttü. Bu defa da aynı şansı denemek istiyorsa, eskisi kadar şanslı olmadığını bilmelidir. Çünkü iktidar ülke içinde ve dışında tüm desteklerini yitirmiştir. Seçimle başarılı olamayacağını bildiğinden de eminiz. Onun için yan yollar gündeme geliyor. Bilimsel doğru ise, Düşünür Herakleitos’un deyimi ile “Akan nehirde, iki defa yıkanamazsınız!”

Halkta “Bunlar kazanamayacağı seçime girmez, kaybederse de bırakmaz” algısı sürekli kılınmak isteniyor. O iş o kadar kolay değil, hiçbir şey, ya da hiçbir güç, halk iradesinin üzerinde değildir. Kanıt ise geçtiğimiz yerel seçimlerdir. Yeter ki siz “ Adam kazandı” deyip havlu atmayın. Yeter ki siz “Hak da yemem, hakkımı da yedirmem” diye dik durun.

Türkiye’nin demokrasi güçleri, konunun doğru teşhisini koymuşlardır. Olası olaylar ve kaos(kargaşa) durumundaki tedavi yöntemlerini de halka anlatmalıdırlar. Her durumda hukuken ve vicdanen haklı olanın kazanacağını toplum bilmelidir. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, bu toplum bu tür sınavların en zorlusunu verdi, yine verecek.