Bahçeli, 24 Mayıs 1922 Salı günü grup toplantısında,“Eğer şartlar içinden çıkılmaz hale bürünürse NATO’dan ayrılmak, alternatif bir tercih olarak gündeme alınmalıdır. NATO’yla var olmadık, NATO’suz da yok olmayız” dedi.

Devamla “Türkiye NATO’nun doğudaki karakol ülkesi olarak muamele görmüş, krizlerin, darbelerin, toplumsal ve siyasal çalkantıların tahrik merkezinde hep NATO’nun bulunduğu sürekli gündemi işgal etmiştir. Türkiye’nin itirazları ciddiye alınmıyorsa NATO’daki varlığı da ciddiye alınmıyor ve saygı görmüyor demektir” dedi.

Bu sözler samimidir, değildir, ayrı bir tartışma konusudur. Ama söylenen bu ifadeler doğrudur ve de doğru bir tespittir.

***

Ve Kılıçdaroğlu bu sözlere, 26 Mayıs 2022 Perşembe günü sosyal medyadan cevap verdi.

“Bahçeli NATO’dan çıkmayı önermiş. NATO, Türkiye için gereklidir” dedi.

“Ancak iktidar olarak ne kadar samimiler görmek isterim” dedi.

“ABD, Yunanistan’’ı üslerle doldurdu. Hedefleri net. Türkiye’deki ABD askeri tesislerini kapamayı getirsinler Meclis’e, Kuvayı Milliye ruhuyla destekleyeceğiz” dedi.

Ve de “Biz neoliberalizme karşı olduğumuz kadar toprağımızda yabancı askere de karşıyız. Gerekeni yapmaya hazırız” dedi.

***

Dedi ama bu ifadelerde önemli bir çelişki, hem de çok çarpıcı bir çelişki vardır.

Çünkü Kılıçdaroğlu’nun bu ifadelerinden “NATO kalsın, ABD gitsin” sonucu çıkar ki, bu durum Kuvayı Milliye ruhuyla ve de kurucu değerlerle asla örtüşmez.

Oysaki NATO demek ABD demektir, ABD demek NATO demektir.

Sayın Kılıçdaroğlu bunu bilir.

Türkiye’deki üsler hem NATO hem de ABD üssüdür.

Sayın Kılıçdaroğlu bunu da bilir.

Ve 68 kuşağının kavgası, yükseltmeye çalıştıkları milli ruh, yükseltmeye çalıştıkları kurucu damar bu oluşumlara karşı idi. Ve bu kavganın bedelini hayatlarıyla ödemişlerdi.

Sayın Kılıçdaroğlu elbette bunu da bilir.

***

Bu nedenle sormak gerekir:

NATO nedir? NATO, küresel sermayenin koruma gücüdür. Daha vurgulu bir ifadeyle, emperyalizmin silahlı gücüdür.

NATO niçin kurulmuştur? Küresel sermayenin koruyuculuğunu yapmak, Sovyetler Birliği’nin yayılmasını engellemek...

Oysaki Sovyetler Birliği dağılmış, tarih sahnesinden çekilmiştir. Ama NATO halen varlığını sürdürmekte ve de büyümektedir.

Devam edelim:

Türkiye’de NATO üsleri var mıdır? Vardır, hem de çoktur.

NATO’nun Türkiye’ye katkısı olmuş mudur? Olmamıştır.

Üstelik tüm darbe ve müdahalelerin arkasında NATO ve ABD kuşkusu yerleşmiştir.

Ve de bu üsler, bizi komşularımızla da düşman yapmıştır.

Zaten NATO ve ABD’nin özellikle bölgemizdeki askeri ve siyasi politikalarını gözden geçirmek herhalde yeterli olacaktır.

***

23 Mayıs 2022 günlü yazımda da belirttiğim gibi;

Rusya (o zamanki adıyla Sovyetler Birliği) Kayseri’de, Nazilli’de bez fabrikası kurarken…

Bandırma’da Sülfürik Asit, Çayırova’da Cam Fabrikası kurarken…

Aliağa’da Rafineri, Seydişehir’de Alüminyum Tesisleri kurarken…

İskenderun’da Demir Çelik Fabrikası, Artvin’de Lif Levha Fabrikası kurarken…

Arpaçay’da, Antalya’da Baraj, Orhaneli’de Termik Santral yaparken…

Evet, Rusya (o zamanki adıyla Sovyetler Birliği) bu hizmetleri yaparken NATO, Türkiye’yi askeri üslerle doldurmuştur.

Ve de Türkiye, NATO’nun bölgede silahla donatılmış askeri bir karakoluna dönüştürülmüştür.

Bu nedenlerle Kılıçdaroğlu’nun “NATO, Türkiye için gereklidir” sözü Kuvayi Milliye ruhuna uygun düşmemiştir.

Ve de Kılıçdaroğlu’nun 21 Şubat 2022 günü, İngiliz Reuters Ajansı’na verdiği röportajda “NATO artık bugün, 21’inci yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesidir” sözü de bu ülkenin kurucu değerlerine hiç uygun düşmemişti.