Anadolu’da, “tarih hazineleri” açısından Çorum kadar şanslı pek az il var.

Hitit uygarlığının başkenti Hattuşa’ya, Alacahöyük ve Şapinuva gibi çok önemli iki tarihi kentin kalıntılarına sahip Çorum, bu değerlerini doğru kullanabilse, çok ciddi bir turizm beldesi olma şansına sahip. Ama, bugüne kadar Hitit uygarlığının sağlayabileceği avantajlardan yararlanabildiğimizi ne yazık ki söyleyemiyoruz.

Hitit uygarlığı, özellikle Almanların ve Japonların fazla ilgisini çekiyordu. Bu iki ülkeden Boğazkale’ye çok turist geliyordu. Şimdilerde onlar da ayaklarını çekti.

Çorum’a gelen yerli turist sayısı da, yabancı turist sayısı da çok azaldı.

*

Turizmin, dış ilişkilerden ve ülkede yaşanan terör olaylarından etkilendiği muhakkak, ama bu gerekçelerin arkasına sığınıp kendi sorumluluklarımızdan kaçmamız da mümkün değil.

Çorumluların büyük çoğunluğunun, Hitit hazinelerinin önemini idrak edemediği bir gerçek. Öyle insanlarımız var ki, oradaki paha biçilmez eserlere ve kalıntılara ne kendisi ilgi duyuyor, ne de ilgi duyanlara sempatiyle bakıyor.

Gereksiz, önemsiz sayıyor.

Böyle düşünenler arasında, ne yazık ki, kimi zaman Çorum’u yöneten insanlar da yer alabiliyor.

Öyle olunca da, Çorum turizmini canlandırma arzusu ve heyecanı, pek az insanla sınırlı kalıyor. Toplumsal bir seferberliğe dönüştürülmesi mümkün olamıyor.

*

İnsanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması Kadeş’in, Kraliçe Puduhepa’nın imzasını da taşıması nedeniyle, aynı zamanda “kadın-erkek eşitliği” adına dünyanın ilk belgesi olduğu da defalarca söylendi, yazıldı.

Ama bu önemli tarihsel gerçek, başta Çorumluların konuya ilgisiz davranmaları yüzünden, Türkiye’nin kadın hakları savunucusu kurumlarının gündemine bile giremedi.

*

Çorum Milletvekili Sayın Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt’un çabalarıyla düzenlenen, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Sayyip Erdoğan’ın himayesine aldığı, Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın açılışına bizzat katıldığı Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu’na Çorumluların ilgisizliği de kayda değerdi.

İlgilenen de, Başbakan geldi diye ilgilendi, “Kadeş”i dünyanın gündemine taşıma ve “Kadeş Barış Ödülü” adı altında prestijli bir organizasyonu geleneksel hale getirme isteği ve heyecanıyla değil.

Elbette, bu kentin entelektüellerini, kültür insanlarını ayrı tutuyoruz, ama Hitit uygarlığına, Kadeş’e bu “üzüntü verici” ilgisizliği aşamazsak, Çorum’u kültür ve turizm kenti yapma hayallerimiz, hayal olarak kalmaya devam eder.

Kendi değerlerine kendisi inanmayan, başkalarını hiç inandıramaz.

Onun için, bıkmadan, usanmadan Çorum’un hazinelerini Çorumlulara anlatmaya devam etmeliyiz.

Hatta bu çabaları, “kendi değerlerimizi tanıma” adına bir kampanyaya dönüştürmeliyiz.

Çorum, kendi çabalarıyla bölgenin “sanayi merkezi” oldu, ama binlerce yıldır yalnız bölgenin değil, dünyanın “uygarlık merkezi”…

Bu fırsat heba edilir mi?