“Tamam mı, devam mı?” anlamı taşımasa da, Ankara Demirspor, Çorum FK’nın kazanması gereken bir maçtı. Maçtan önceki düşüncem, Çorum FK’nın Ankara’dan galibiyetle döneceği yönündeydi. Beraberlik bile aklımın ucundan geçmiyordu. Ama, maç öyle bir noktaya geldi ki, beraberliğe bile galip gelmiş gibi sevindik.

Peki, ne oldu da beraberliğe bile sevindik? Birincisi, 2-0 geriden gelip uzatmalarda da olsa alınan altın değerinde puan. İkincisi, bu takımın gerçek oyununu oynadığında hakeme rağmen bile yenilmemesi. Üçüncüsü ki, bence en önemlisi, Çorum FK’nın artık saha içi ve saha dışıyla gerçek bir takım olduğunu gösteren emareler.

Pas oyununu benimseyen ve oyun felsefesi olarak birbirine yakın iki takımın mücadelesinde sadece futbolcuların değil, hakem ve teknik adamların da performansları sonuca etki etti.

Henüz 6.dakikada araya atılan topta Abdulhamit’in rakibini kaçırması ve devamında Salih Zafer’in ceza sahasında İlker’e müdahalesi sonucu kazanılan penaltıyı Serdar Eylik gole çevirince, Çorum FK maça adeta 1-0 geride başladı. Bu pozisyonda tereddütsüz penaltı noktasını gösteren hakem Raşit Yorgancılar, 55.dakikada Çorum FK lehine Ömer Bozan’ın dürüldüğü benzer pozisyonda “devam” kararı vererek çifte standart uyguladı. Aynı hakem, 56.dakikada Çorum FK’nın yediği ikinci gol öncesinde bariz faulü vermeyerek skora direkt etki etti. Ben, üst üste gelen bu iki pozisyonda hakem hatalıydı demiyorum, açıkça art niyetliydi diyorum.

1-0’dan sonra, savunmadaki bireysel hatalardan kaynaklanan önemli tehlikeler yaşandı Çorum FK kalesinde. İsmet Hoca, 33.dakikada Abdulhamit’i kenara alıp yerine Eren’i sahaya sürerek savunmadaki aksaklığı gidermeye yönelik önemli bir hamle yaptı. Bence, doğru da yaptı.

İlkyarıdaki tek pozisyonundan Sinan’la yararlanamayan Çorum FK, soyunma odasına 1-0 geride giderken, maçın akışını yine Başkan Fatih Özcan değiştirdi. Devre arasında futbolculara yaptığı konuşmanın takım üzerinde ne kadar olumlu etki yarattığını hep birlikte gördük.

İkinci yarıda, bambaşka bir Çorum FK vardı sahada. Yukarıda da bahsettiğim gibi, 55’te net penaltısı verilmeyen Çorum FK, 56’da da bariz faule rağmen hakem hatasıyla ikinci golü kalesinde gördü.

İlginçtir, 2-0’a rağmen 0-0’mış gibi oynayan Çorum FK, 64’te Sinan Kurumuş’un frikikten attığı harika golle farkı bire indirdi. Kalan bölümlerde Çorum FK oyunu rakip yarı alana yıkmasına rağmen kalesinde kontradan çok önemli tehlikeler yaşadı. Ancak, sezonun ikinci yarısının en forma oyuncularının başında gelen kaleci Hasan Hüseyin yaptığı kritik kurtarışlarla takımını ayakta tuttu. Hasan Hüseyin, 90.’dakikada yüzde 99’luk golü çıkartırken, dönen top Çorum FK adına beraberlik golü oldu. 2-0’dan müthiş bir geri dönüşe imza atan Çorum FK’nın beraberlik golünden sonra bir golü de ofsayt gerekçesiyle iptal edilirken, karşılaşma 2-2 tamamlandı.

Çorum FK formasıyla ilk golünü atan Oktay Balcı her ne kadar cezalı duruma düşse de, bu takıma katkı sağlayacağını gösterdi.

2-0 geriden gelerek alınan 1 puan kesinlikle altın değerindedir ve en az galibiyet kadar önemlidir. Bu maç, belki de sezonun kırılma maçıdır. Çorum FK, Play-Off’a kalır ya da kalamaz, bilemem. Ama Ankara’da yaşananlar, Çorum FK’nın artık takım olduğunu gösteren cinstendi. Neydi bunlar? Abdulhamit henüz 33.dakikada oyundan alınmasına rağmen hiç trip atmadan kulübeye geldi ve maçın kalan süresinde hep ayaktaydı. Her pozisyonda diğer arkadaşları gibi saha kenarına kadar çıkıp tepkiye ve sevince ortak oldu.

Hele, son bölümlerde kaptan Umut’a yapılan sert bir faul sonrası Çorum FK yedek kulübesinin gösterdiği reaksiyon her şeyin özeti gibiydi. Ben, bu oyuncu grubunda takım olgusunu, birlik ve beraberliği net bir şekilde gördüm. Play-Off’a kalamazsa bile gelecek sezonun iskeleti hazır. Birkaç önemli takviye ile yeni sezonun en büyük şampiyon adayı olacağından hiç şüphem yok.