Gezi Davası'nda iş insanı Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesinin ardından Avrupa Birliği (AB) Sözcüsü Peter Stano açıklamada bulunmuş geçtiğimiz günlerde.

Osman Kavala'nın yaklaşık 4 yıldır Türkiye'de hüküm giymeden cezaevinde tutulduğuna dikkat çeken Stano, ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2019'daki bağlayıcı kararına, altı kararına ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin derhal serbest bırakılmasını talep eden bir geçici karara rağmen, Kavala'nın serbest bırakılmasına yönelik herhangi bir ilerleme olmadı.” diyen sözcü bunun, özellikle Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri ışığında üzücü olduğunun altını çizmiş.

AB Sözcüsü, ayrıca '' Türk yargısına Avrupa Konseyi'nin hukukun üstünlüğü, demokrasi ve temel hakların güçlendirilmesine ilişkin tavsiyelerini takip etme'' çağrısında bulunmuş.

Kavala Gezi Olayları davalarında cezaevine konan bir iş insanı…

Yani sanık…

Yani zan altında…

Dosyası var…

Türk yargısı bu zan altındaki kişiyi yargılıyor.

Herhangi bir karara varamıyor…

Ammaaaa…

Her duruşma sonunda “duruşmanın devamına” karar veriyor.

Bir türlü “hüküm” verilemiyor…

Yani iddialar “sübut” bulmuyor.

Ve bu tablo 4 yıldır tekrarlanıyor.

Bu ülkenin, yani bu güzel memleketimizin tek seçici ve yöneticisi sayın cumhurbaşkanı Erdoğan, göğsünü gere gere Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu sık sık vurguluyor.

Yani, demokrasinin can damarı olan hukuk sisteminden şikayeti yok.

Hüküm giymeden cezaevinde dört yıldır mahpus olan Kavala’nın durumunu ise görmezlikten geliyor.

Bu ve buna benzer tablolar karşısında demokrasi ile yönetilen Avrupa Ülkeleri ise “Bu kafayla siz birliğe nasıl katılacaksınız?” mealinde sorular soruyor.

Sayın Erdoğan’dan “tık” yok.

Ama ülkemizdeki yönetim tarzı eleştirilmeye görsün…

Hemen gürlüyor sayın Erdoğan…

Demokrasi deyince yeri göğü inletiyor.

Hukuk denince kırıp döküyor “Reform yolda” diye savunma yapıyor.

Muhalefet “hukuk nerede?” diye sorunca da tüyleri diken diken oluyor…

Dağı taşı titretiyor.

Sanırım bir ülkede sesi gür, sert ve hırçın biçimde çıkanların dinleneceğini sanıyor sayın Erdoğan.

Sanıyor değil, inanıyor olmalı…

Ama sesi sert çıkanların, en sert düşenler olduğunu galiba aklına dahi getirmiyor.

Haklı mıyım, ne dersiniz?

Yoksa, GERÇEK DEMOKRASİ VE HUKUK sistemini boşu boşuna (!) savunan “kullanışlı saf” lardan biri miyim?