Günlerdir gündemden düşmeyen bir konu oldu.

-11.571 kilometrekare bir alan üzerinde 2 milyon 782 bin nüfusu olan…

-Tek kara sınır komşusu Suudi Arabistan ile Basra Körfezi arasında yer alan…

-Yönetim şekline “Anayasal Monarşi”, devlet başkanına “Emir” denilen…

Ve de 1852-1916 yıllarında Osmanlı hâkimiyetinde, 1916-1971 yıllarında İngiliz mandacılığı altında, İngilizlerin çekilmesiyle 1971’de bağımsız olan bir ülke.

-Ortadoğu’da ABD’nin en büyük üssünün bulunduğu…

-2022 yılı Dünya Kupası’nın yapılacağı…

-Dünyanın en büyük 3’üncü doğal gaz rezervi ile petrol ve doğalgaz zengini…

-Ortadoğu’nun en büyük medya devi El Cezire (Al Jazeera) kanalının sahibi...

Ve de boyundan büyük zenginliği, Avrupa’da ve Amerika’da boyundan büyük ortaklıkları olan bir ülke.

-Kütahya kadar alanı, Antalya kadar nüfusuyla…

-Kişi başı 70 bin dolarla dünyadaki zenginliğiyle…

-Son günlerde çok tartışılması, gündemi işgal etmesiyle…

Ve de Tank Palet Fabrikası’nın satılışı, Borsa’nın % 10’unun alınışıyla özellikle muhalefetin gündeminden düşmeyen bir ülke. Yani Katar…

***

Tank Palet Fabrikası’nın satışına karşı duruş, elbette millici bir duruş olmuştur.

Ama bu duruş, Anadolu topraklarına yayılmış ABD üslerine gösterilememiştir.

Ve bu duruş, bankaların yabancı ülkelere satışına da gösterilememiştir.

Nitekim sıcak paranın dolaşım kanalları olan bankalar ve sigorta şirketleri, yabancı bankaların ve yabancı şirketlerin varlığına dönüşmüştür.

Bugün % 100 olarak:

Denizbank Rusya’nın, İngbank (Oyakbank) Hollanda’nın, HSBC İngiltere’nin, Odeabank Lübnan’ın, Burganbank Kuveyt’in, Alternatifbank (ABANK) ve Finansbank Katar’ın olmuştur.

Ve bugün:

-Kuveyt Türk’ün % 81’i Kuveyt’in, Albaraka Türk’ün % 77’si Bahreyn’in, Tekstilbank’ın % 75’i Çin’in, TEB’in % 68’i Fransa’nın, Türkiye Finans’ın % 67’si Suudi Arabistan’ın, Yapı Kredi’nin % 41’i İtalya’nın olmuştur.

-Şekerbank’ın % 34’ü Kazakistan’ın, Garanti Bankası’nın % 25’i İspanya’nın, Akbank’ın % 10’u Amerikan Citibank’ın olmuştur.

Sonuçta genel olarak banka sektöründe yabancı sermaye % 50’yi, sigorta sektöründe % 70’i, Borsada % 80’ini aşmıştır.

***

Bu oluşum, neoliberal düzenin şaşırtıcı olmayan bir görüntüsüdür. Ve de neoliberal sistemin zorunlu bir yaşamı, sıcak paraya hükmetmenin biçimidir.

Ve iliklerine kadar kapitalizmi, yani 1946’dan özellikle de 1950’den bu yana Batı’nın ekonomik sistemini yaşamak isteyen Türkiye’nin yaşayacağı kaçınılmaz bir sonuçtur bu.

Bugün iktidarda hangi siyaset olursa olsun:

-Eğer, neoliberal yeni düzene itiraz etmiyor ya da edemiyorsa…

-Eğer, küresel siyasetin projelerine itiraz etmiyor ya da edemiyorsa…

Bu yaşananlar ve yaşanacak olanlar, kaçınılmaz sonuçlar olacaktır.

Zaten hem Arap sermayesinin hem de Arap siyasetinin kontrolünü elinde tutan Batı, başta finans kurumları olmak üzere Türkiye’nin de hem ekonomisine, hem siyasetine 1950’den bu yana hükmetmektedir.

İşte 68 kuşağı bu hükmetmeye itiraz etmiş, kurucu değerleri yeniden ayağa kaldırmak istemişti. Ama bugün parlamentoyu dolduran siyasetlerin o günkü temsilcileri tarafından idam sehpasına gönderilmişlerdi.

***

Sonuç olarak:

-Ülke kaynaklarından oluşan sıcak paranın, dolaşım kaynakları olan bu sektörlerden, dışarıya transferinin kolay oluşu düşünülürse…

-Özellikle büyük bir bunalım yaratmak amacıyla, dolaşımdaki yabancı payının geri çekilebileceği de bir düşünülürse…

-Ve de eğer “Tank Palet” için gündemdeki duruş, iç politikaya yönelik faydacı bir siyasi duruş değilse…

Katar nedeniyle oluşan bu millici hassasiyet, bütün milli kaynaklar için hiçbir ülke ayrımı yapmadan gösterilmeli, gösterilebilmelidir.