Koronalı günleri daha çok evde ve bağda kitap okuyarak geçirmeye çalışıyorum. Her güzel ve her çirkin olayın bir sonu vardır felsefesinden yola çıkarak bu günleri hayırlısıyla inşallah atlatacağız. Bu süreçte daha çok sıraya koyduğum dünya klasiklerine yer vermişken, Çorum'a geldiğim 2008 yılından beri Çorum Haber Gazetesi’ni, yazarlarının köşe yazılarını ve aynı zamanda diğer yerel gazeteleri takip etmeye çalışıyorum. Bugün yine Çorum Haber Gazetesi ve gazetenin aylık kültür ve sanat eki "Yazılıkaya" dergisinde sürekli yazılarını okuduğum ve kendisiyle de yüzyüze altı ay önce Çekva Sanat Dostları etkinliğinde tanışma fırsatı bulduğum Eğitimci - Yazar Muzaffer GÜNDOĞAR 'ın o gün bana hediye ettiği Yüreklerde Buz Tutan Kış - SARIKAMIŞ adlı anı romanından bahsetmek istiyorum....

Sarıkamış kuşatması tarih sahnesinde adını nahoş ve derin bir acıyla hatırladığımız savaşlardan biridir. Osmanlı devletinin 1912-1913 yıllarında balkan savaşlarını kaybetmesinin akabinde 22 Aralık 1914 -1915 yıllarında Sarıkamış kuşatması, Birinci Dünya Savaşı’na girmiş olduğunun kanıtıdır. Muhakkak ki savaşın belirli teknik ve usulleri, şartları vardır. Devletin ekonomik durumu, savaşılacak bölgenin coğrafi konumu ve iklimi vs. göz önünde bulundurulması gerekirken dönemin askeri ve sivil yöneticileri tarafından politik-siyasi görüşleri doğrultusunda aynı zamanda bir hırs uğruna Aralık ayının eksi 30 -40 derecede seyreden 3.000 metre yükseklikteki Allahü Ekber dağlarına aksiyon- macera filmi çekimi yaparcasına onbinlerce gencecik insanların aç- susuz elbisesiz aynı zamanda devletin mali olarak çökmüş bir döneminde cepheye gönderilmesi akıl işi midir? Doğrusu pek mantığım almıyor.

Romanın baş kahramanına gelince, kitabın yazarı Muzaffer GÜNDOĞAR'ın anneden dedesi Arif ÇETİNTÜRK (1887-1961) Çorum- Mecitözü - Çıkrık köyü.... Askerdeki adıyla Arif Çavuş; Yemen, Çanakkale ve Sarıkamış cepheleriyle Kurtuluş Savaşı'ndan köyüne sağ dönmeyi başaran gazilerden biridir. Romanda Arif Çavuş'un Balkan Savaşlarında olsun, Sarıkamış Kuşatmasında olsun keskin zekası, kültürü ve beceresiyle sergilemiş olduğu başarılarından dolayı komutanlarının gözdesi ve sağ kolları oluşu, aynı zamanda çektikleri sıkıntılar, acılar, açlık ve sefalet içinde arkadaşlarını kâh donarak, kâh tipi ve siste Sarıkamış'a varmadan gözlerinin önünde kaybetmeleri yine binek ve taşıyıcı hayvanların donarak ölmesi. En hazin ve ilginç olay da kar ve tipi yüzünden yeterli haberleşme sağlanamadığından 92-94. alayın birbiriyle savaşması ve birbirlerini kırması. Savaşın kaybedilmesine bağlı Türk askerlerinin tutsak edilip Sibirya’ya gönderilmeleri, giderken ve 2 yıl tutsaklıkları sürecinde yaşanan felaketler, toplu ölümler ve 1917 Rus Devrimine bağlı kendi iç savaşlarına ve karışıklıklarına bağlı olarak tüm tutsakların salıverilmeleri ve Avrupa üzerinden Anavatana dönüşleri. Vee her savaşta bir aşk vardır, bu değişmez kuraldır. İşte Arif Çavuş'un tutsaklığı süresinde Rus kızı Şura ile yaşamış oldukları aşkları....

Sonuç olarak; savaşın kaybedilmesi nedeni iklim şartlarına ve devletin ekonomik durumunun zayıf olduğundan yeterli erzak ve askeri mühimmatın sağlanamaması, diplomatik ilişkiler ve yönetenlerin bencilce hırsları v.s

Ecdadının hatıralarını anı roman şeklinde kaleme döküp minnet duygularını dile getirerek bizlere ulaşmasını sağlayan yazar Muzaffer GÜNDOĞAR'ı canı gönülden tebrik ediyor, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyorum....

Kaleminde çiçekler açsın...