Kandırmak,

Bir insanın inanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek…

aldatmak, demekmiş Türk dil kurumuna göre.

Yani anlamı,

Muhatabınızın akıl-davranış ve menfaati gereği uyguladığı faaliyetler sonucunun sizin aleyhinize, aklınızdan geçirdiğinizle örtüşmemesi demek.

Kandırdı, kandırıldım kelimeleri hayatımıza nasıl mı girdi?

Hükümetin uyguladığı, başlangıçta adının “Kürt” açılımı, halktan yoğun tepki alınca “demokratik” açılım, daha sonra “çözüm süreci” ve “analar ağlamasın”a dönüştüğü uygulama ile girdi yanılmıyorsam.

İstenilen sonuç alınamayınca, “kandırıldık” dedi ülkeyi yönetenler.

Mavi Marmara vakasında,

Binin şehir hatlarından bozma vapura dediler bindirdiler birilerini. Derken, dokuz insanın ölümünden sonra “kandırıldık” deyip çıktılar işin içinden.

Amerika ile olan ilişkilerde kandırıldık!

Avrupa topluluğu kandırdı!

Almanya zaten kandırıkçıydı,

El ele tutuştu Yunanistan ile kandırdı.

Hollanda’da da kandırdı bizi iyi mi?

Kırmızı halılar serip bayrak dedikleri paçavrayı göndere çekmiştik Barzani için,

Gardaşım Esat diye bastık bağrımıza, bakın şimdi o da kandırdı!

Otomobilin jet Fadıl’ı,

Arap’ın prensi,

İran’ın Rezza bebesi,

Bir zamanın muhteremi, Fetoş bile kandırdı bizi!

Geldi geçti deseler de inanmayın

Kimini deldi geçti,

Kimine dokundu geçti hepsi.

“Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasaydı” diyor Aşık Veysel

“Kandırıldık ey halkım” diye ağlaşıp geziyorlar.

O zaman şimdi de onlar ağlayarak halkı kandırıyorlar!

Kanmayın arkadaş kanmayın!

Ne diyelim!

Her gününüz güzel olsun.