Diyanet İşleri Başkanlığı; Türkiye'de önemli bir makamdır.

            Diyanet İşleri’nin Atatürk'ü yok sayarcasına hazırlattığı 30 Ağustos hutbesi gereksiz tartışmaların doğmasına neden oldu. Dinimizin doğru anlaşılması ve anlatılması ile görevlendirilmiş kurumun toplum içerisinde önemli bir kısmın kırılmasına sebep olacak hal ve harekette bulunması uygun değildir.

            Tanık olduğum bir anekdotu buraya alırsam fikrimi daha rahat açıklarım...

            Fikri Sağlar'ın yanlış hatırlamıyorsam Kültür Bakanlığı yaptığı zamandı. Bugün aramızda olmayan Hakk'ın rahmetine kavuşmuş bir yakınım Fikri Sağlar'ın büyük miktarda bulduğu bir parayı, bale için harcayarak, gereksiz israf yaptığını, kızgın bir anlatımla ortaya koyuyordu. Onu sükûnetle dinleyen diğer dostum, araya girerek ilginç bir bakış açısıyla şu sözleri söyledi:

            "Bale ve operadan ben de hiçbir şey anlamıyorum. Ama meraklıları var. Üstelik bunlar seçkin insanlar. Sayıları da azımsanmayacak kadar çok. Onun için ben bir şey anlamıyorum, sevmiyorum diye yok sayarsan çok yanlış olur!" dedi. Benim düşünce tarzıma da yeni bir pencere açmış oldu. O günden sonra bu bakış açısını hep kullandım. Hem ben rahat ettim, hem de çevremdekiler rahat etti.

            Ülkemizde Atatürk'ü sevenlerin sayısı, bale ve opera sevenlerle mukayese edilmeyecek kadar çoktur.

            Diyanet İşleri de Atatürk'ü sevenleri, hatta herhangi bir kesimi kırmamasının önemli olduğunu idrak etse çok iyi olacaktır.

            En güzel günler sizlerin olsun.