Ve yine Kehif Suresi 46. ve daha birçok ayetlerde;

“Mal, evlat (makam, mevki, imkanlar) dünyanın ziynetidir. Bunlardan amaç ölümsüz olan ebedi dünya hayatını kazanmaktır. Rabbinizin katında iyilikler, hayırlar, sevaplar, daha makbuldür. Ümitlerinizi hayıra bağlayınız.”

En güzel donanımlara sahip olan insanı Allah cc. hazretleri ancak kendisi için yaratmıştır. Yani “Kainatı insanlar, insanları da kendim için yarattım” buyurmuştur.

İşte ayetler:

Şânı yüce olan Allah; “Ben Azimüşşan. Cinleri ve insanları ancak beni bilsinler, tanısınlar (asla başkaları mabut-ilah kabul etmesinler) ve ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Beni daima anın. Sizin yararınızadır. Sizden rızık istemiyorum. Bütün canlıların rızkını ben veriyorum. Sayısız nimetleri önünüze serdim. Bana, nimet sahibine şükredin ve sakın nankörlük etmeyin. Allah’ın emrinden çıkmayın. Nefsine zulmedenler, yani Allah’a isyan eden zalimler –inkarcılar- mutlaka cezalarını bulacaklar, azaptan paylarını alacaklardır.” (Zariat Suresi, 55-56-57-58-59-60. Ayetler)

“Ancak iman edenler güzel hayır işleyenler için hiçbir korku ve hüzün yoktur. Onlara büyük ecir, sevap ve karşılığı olan cennet nimetleri verilecektir.” (Bakara 112, Asır Suresi 1-2-3. ayetler)

Cenab-ı Hakk’ın insanlara, canlılara sunduğu nimetler iki gruptur:

1.Grup: Dünyada insanlara inanan-inanmayan, mümin, kafir, inkarcı, hayvanat, haşerat, bitkiler, tüm canlılara ayırımsız verilen nimetler ki; a) Tabiat, doğa dediğimiz yer, gök, denizlerde bulunan nimetler ayırımsız herkese verilmiştir. Örneğin: Güneş sabahleyin doğar, hiçkimseyi ayırmaz. Sen Allah’a inanıyorsun, sen inanmıyorsun, sen ibadet ediyorsun, sen ise etmiyorsun vs gibi bir ayırımcılık yapmaz. Hava, su, güneş, tüm doğa ve deniz ve havadaki atmosfer, bulut yağmur, su vs gibi nimetler.

Bu, yüce Allah’ın Rahman, dünyadakilere ait sonsuz ve ayırmasız rahmeti acımasıdır ki, yüce Allah cc. hazretlerinin en büyük sıfatlarındandır. Bunlardan yararlananlara bu dünyada sorgu sormaz. Hesabını ahirete bırakır.

2.Grup ise; Dünyada ve ahirette hakim olan, dünyada umumi, ahirette ise sadece iman ehli, Allah’a, Hz. Muhammed SAV.e ve Kur’an’a, Kur’an’ın getirdiği R.SAV.in belirlediği kurallara iman eden ve bu imanın gereği olan, adına ameli salih, yani güzel işler yapan, ibadet eden, hak, hukuk gözeten, varsa günahlarına da tevbe ederek sağlam bir imanla ölen tüm müminlere olan ve Rahiym sıfatının bir tecellisi olan şefkat ve merhameti ahirette müminlere korkunç cehennemden azad, hayale sığmayacak nimetlerle donatılmış olan cennet ve daha önemlisi yüce Allah’ı görme olayı; Cemalüllahı müşahededir. Bu nimet ahirette sadece günahkar bile olsa müminlere mahsustur ki, cennetteki bu safa, insan aklının tarifi anlatılamaz güzelliktedir.

İnsanlara ikram ve ihsan olunan dünya nimetleri yüce Allah Kur’an’da şöyle bildiriyor:

“O yüce Allah ki, size denizleri ve denizdeki nimetleri sizin emrinize verdi. Oradaki nasiplerinizi, rızıklarınızı arayınız. Umulur ki şükredebiliniz.” (Casiye, 12. Ayet)

Yine, “Ulu Allah sizlere yararlanasınız diye gökleri, yeri ve bunların arasındakileri sizin emrinize verdi. Umulur ki bu nimetlerin kıymetini bilirsiniz ve şükredersiniz.” (Hac, 36. Ayet)

Ve yine “(Ey benim kullarım) Benden isteyebileceğiniz ne varsa hepsini sizin emrinize verdim. Size verdiğim nimetleri saymaya kalksanız sayamazsınız. Ne yazık ki insanoğlu çok zalim ve nankördür.” (İbrahim suresi, 3-4. ayetler)

(SÜRECEK)