Kainat, bizim bildiğimizden çok daha büyüktür. Bildik ve gördüklerimiz bilmediklerimizin zekatı bile olamaz. Binde birini bile bilip göremiyoruz. Örneğin; virüsler, mikroplar vs. İşte bunların hepsini yüc e mevla bizim emrimize vermiştir. Eskilerin deyimi ile “Mevcudat, meşhüdattan ibaret değildir.”

Hadislerde 18 bin alemden söz edilmektedir. İşte bunlar hep insan içindir. Yüce Allah cc. hazretleri, bir hadisi kutsisinde (Hadisi kutsi: manası yüce Allah’a, sözleri R.SAV.e ait olan ayetlerdir. Tesbiti hadis usulüne göre yapılır.) “Küntü haznen mahfiyyen” Yani, Ey kullarım, ben bir gizli hazine idim. Bilinmek istedim, tanınmak, ibadet edilmek istedim. Önce bu uçsuz bucaksız kainatı, sonra da en yüce varlık olarak kendim için insanı yarattım.”Yani kainatı insan için, insanı da kendim için yarattım” buyurmuş ve insanın en yüce varlık olduğunu da (İsra Suresi 70. Ayetinde Sh. 288)de “Muhakkak ki elbetteki ben azimüşşan Ademoğullarını en yüce varlık olarak yarattım.” İşte delili, belgesi: “Biz insanı en yüksek şan ve şeref sahibi kıldık, onları karada ve denizde (çeşitli vasıtalarla) taşıdık. En güzel nimetlerle onları rızıklandırdık ve insanı yarattıklarımızın bir çoğundan cidden üstün kıldık. Akıl, fikir, ilim, bilgi, mantık, akıl gücü ile bütün yaratıkları yönetme sorumluluk vs. ilahi gibi güçleri insana verdik.” Ve yine Tin Suresi 4. Ayette; “Biz insanı akıl, fikir, fiziki, bedensel olarak en güzel suretle yarattık.” “Güzel ameller işleyenler hariç insan kendi yüceliğini -esfele safillyn- en aşağı dereceye derekeye düşürdü.” (Tin, 4-5-6-7. ayetler)

Yani ulu Allah insanı kainatın efendisi, cennetin padişahı olarak donanımlı yarattı. Ama insanların çoğu maalesef cehennem derelerinden birisi olan esfel (en aşağıdaki cehennem deresi)ne nefis ve şeytanı tercih ettiği için gideceklerini bildirmiştir.

Bunun sebebi ise, bu dünya hayatının eldeki sonsuz nimetlerle insanın sınavı kazanması veya kaybetmesi neticesidir. Çünkü insana bu dünyada sonsuz bir hür irade verilmiştir. İsteyen inkar, isteyen ikrar, iman eder. Cennet ve cehennem olarak da sonucuna katlanır.

Dünya çetin şartlarla yaşam mücadelesi ile insanın sınav alanıdır. Kur’an bu imtihanın şeklini şöyle anlatıyor:

“(Ey benim şerefli olarak yarattığım kullarım.) Size verdiğim sonsuz ve sayısız nimetlerin karşılığı olarak beni tanıyın (ibadetlerle itaatle), beni anın ki ben de sizi anayım. Bunca nimetlere şükredin. Sakın küfrani nimet, yani nankörlük etmeyin. Dünyanın çetin sıkıntılarını aşmak için ulu Allah’tan sabır dileyin, metanet gösterin. Sakın yılmayın. (Nefsinize, şeytana esir olmayın. Allah size mutlaka yardım edecektir. Yılgınlığa düşer, nefsinizin arzularına yenilirseniz kendinize yazık edersiniz. Sizleri bu geçici dünyada (andolsun, yeni olsun ki) biraz korku, biraz açlık, mallarınızdan, canlarınızdan, ürünlerinizden alarak fakirlik, yokluk, zenginlik, çokluk vs bela ve musibetlerle sınarız, deneriz. Sabredenleri müjdele ey habibim. Sabredenler bu bela ve sıkıntılar karşısında Allah’a dayanır, tedbirini alır, tevekkül eder. İşte sabredenleri müjdele.” (Bakara 152-153-155-156. ayetler)

(SÜRECEK)