CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için istenen 4 yıl 11 aylık ceza onandı, devamında siyasi yasaklı kararı verildi. Kaftancıoğlu’na yıllar önce yaptığı sosyal medya paylaşımı ile bu cezalar verildi. İl başkanı olmasaydı, ya da İstanbul’da yerel seçimlerde, AKP’yi iki defa tuşa getirmemiş olsaydı, bu cezalar verilmeyecekti. Artık Türkiye’de açık olarak güçlülerin hukuku geçerlidir. Bu olay da bunu açıkça ortaya koydu.

Belli ki iktidar seçime gidiyor, fakat tablo iktidar lehine iç açıcı değil. Mıntıka temizliği yapması gerekiyor. Halka gözdağı veriliyor. Önce gezi davası sanıklarına en ağır cezalar. Eylem ve yürüyüş yasakları, akasından Kaftancıoğlu’na ceza. Gidişe bakılırsa bunlar devam edecek. İktidar için seçim kazanıp, kaybetmek, ölüm kalım savaşı gibi bir şey. Bir türlü kaybetmeyi düşünemiyorlar. “Kırdıkları yumurta kırkı geçince” böyle olur.

Kaftancıoğlu örgütçü niteliği ile iktidarın korkulu rüyası. Reis dememiş miydi? “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır.” Kaftancıoğlu’nun başında olduğu ekip de bunu yapmıştı. Haksız, hukuksuz yıllardır İstanbul’u yöneten ve belediyeyi bir arpalığa çeviren AKP iktidarının elinden söküp almıştı. “Hiç bir şey olmasa bile, bir şeyler olmuştur” zihniyeti yine devreye girmiştir. “Suçsuz olsa bile bir suç üretiriz” mantığıyla, iktidara bağımlı yargıyı devreye soktular. Artık pek çok siyasi karar Türk milleti adına değil, iktidar adına veriliyor.

2015 seçimlerinde olduğu gibi, korku ve sindirme politikası uyguluyorlar. Bu defa yargı sopasını da kullanıyorlar. Valileri, bürokratları değiştirdiler, seçime hazır hale getirdiler. Yakında kaymakam ve vali muavinleri, peşinden hâkim ve savcı kararnamelerinin geleceği söyleniyor. Ohhh gel keyfim gel, seçim çantada keklik. “Aşkın gözü kördür” demişler. Seçim kazanmaya âşık AKP iktidarı gözünü karartmış, seçimi kazanmak üzere. Unutulan tek şey, halkın gücü ve iradesi, o iradenin bütün planları alt üst edeceği, bütün güçlerin üstünde olduğu düşünülemiyor, son İstanbul seçimlerinde olduğu gibi.

Anlaşılan CHP üzerinde oynamadık oyun bırakmayacaklar. Kaftancıoğlu, İmamoğlu, bazı milletvekilleri, hatta Kılıçdaroğlu’na kadar uzanan bir çizgide, hepsinin başına bir çorap örme gayretini görmemek için kör olmak lazım.

Mahkûmiyetler ve siyasi yasaklar. Diğer taraftan Selahattin Demirtaş zaten tutsak. Önce muhalefetin çanına ot tıka, peşinden seçim.

CHP ve Sayın Kılıçdaroğlu altın hamleler yapıyor. Sonuna kadar yerinde ve sonuna kadar, demokrasi adına desteklemek gerekiyor. Kaftancıoğlu kararından sonra, tüm milletvekillerini İstanbul’da toplaması, Bursa’da yapılacak mitingin İstanbul’a alınması, SADAT’ın kapısına dayanması, seçimlerin güvenliği açısından son derece önemli. Hukukun bir linç etme aracı olarak kullanılmasına izin vermeyeceğini gösteriyor. Yine Millet İttifakı’nı oluşturan tüm partilerin, haksız karar karşısında tek ses olması, geleceğe dönük umutları güçlendiriyor.

Görünen gerçek; bu defa muhalefet ve Millet İttifakını oluşturan güçler “çetin ceviz” çıkmıştır. İktidarın el değiştireceği korkusu Şamil Tayyar’ın itirafları ile de gün yüzüne çıkmıştır. Geriye dönük ceza verilecekse, son on yıl incelendiğinde AKP’de FETÖ’yü övmekten ceza almadık kimse kalmaz, başta Adalet Bakanı olmak üzere.

Anımsayalım; “Zulümle abat olanın, ahiri berbat olur”. Ağızlarını açınca “Yasakçı CE HA PE zihniyeti” diyorlar. Oysa Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağını da CHP kaldırmıştır.

Kaftancıoğlu korkusu iktidarın bacaklarını dolaştırmış, giderayak bavullarını toplarken bir yandan da, ekonomide, dış ve iç politikada çıkmazda olan iktidar çılgınca hamleler yapabiliyor. Bu hamleler iktidardan düşüşünün telaşıdır. “Korkunun ecele ne kadar faydası var” göreceğiz. “Geliyorken gelmekte olan”…