Kadir Gecesi; İslam alimlerinin bildirdiklerine göre ve R.SAV.in beyanının işaretine dayandırdıkları en seçkin görüşe göre, Ramazan-ı Şerif ayının 27. gecesi yani 26 Ramazan’ı 27. güne bağlayan geceye denmektedir.
Kadir; yüksek faydaları içeren, yararı saymakla bitmeyen, Cenab-ı Hakk’ın hudutsuz rahmetinin kainatın üzerine oluk oluk akması anlamına gelmektedir.
Kadir Gecesi ise Allah’ın sonsuz ikramının aleme, özellikle müminlerin üzerine aktığı gece demektir.
Kadir Gecesi’nin R.SAV.in beyanına göre Ramazan’ın içinde gizlenmiş Ramazan’ın her geceesinin Kadir Gecesi anlayışı ve bilinci içinde değerlendirilmesi amacı ile gizlenmiş, R.SAV. de Kadir Gecesinin evveli rahmet ortası mağfiret sonu da korkunç cehennemden azat kurtluş olan Ramazan’ın 20’sinden sonraki gecleerde arayın tavsiyesi ve R.SAV.in Ramazan’ın 20’sinden sonra itikaf ki (insanlardan tecrit olup caminin bir köşesinde devamlı ibadet etme hali) girmesi. İbadetlerini çoğaltması ve bu halini Ramzaan’ın son günlerinde daha da artırmasını dikkate alarak yine R.Sav.in işaretiyle Ramazan-ı Şerif’in 27. gecesi demişler ve 1500 senedir aynı geceyi Ramazan’ın 27. gecesi Kadir Gecesi olarak kutlamışlardır ve bu durum bugün de devam etmekte, ümmetin bu konuda icma-ı ittifakı oluşmuştur.
Bu mübarek gecenin ismi ve zamanı ile böyle bir kısa bilgi verdikten sonra Kadir Gecesi’nin bir müslüman için ifade ettiği mana nedir, kadir Suresinin anlamını vermeden önce bir müslüman için Kadir Gecesi ne anlam ifade eder. Müminlere ne kazandırır. Niçin Kadir Gecesi diğer gecelerden farklıdır, bizlere niçin ikram edilmişitr, bu iltifat karşısında bizim tavrımız ne olmalıdır gibi suallere cevap vermemiz gerekir.
Kadir Gecesi senenin en kutsal, en değerli zaman dilimidir, Yani, müsbet ve menfi –olumlu ve olumsuz- her olay, her hareket zaman içerisinde cereyan etmekte olmaktadır. Bu bakımdan burada zamanın kutsallığı vaktin önemi söz konusudur.
Hz. Muhammed Sav. en yüce ve en son peygamber, Hatemennebiyyindir. Onun ümmeti de (R.Sav.in zamanından kıyamete kadar gelecek olanlar) son ümmettir. Muhammed SAV.in ümmeti geçmiş peygamberlerin ümmetlerine kıyasla farlı ve üstün bir ümmettir. Neden? Çünkü; genel evrim-tabiat değişmez ilahi kanunlara göre her hususta baş döndüren yenilikler son ve teknolojik gelişmeler bir yandan hayatı kolaylaştırırken, öbür yandan insan nefsinin azgın arzularının önündeki engelleri yıkıcı güç haline gelmekte. Arzular sonsuz, istekler hudutsuz ama imkanlar kısıtlı olmaktadı. Kısıtlı imkanlarla sınırsız zevk ve sefaları karşılamak zorlaşmaktadır. İşte bu durumda insanların maneviyatlarını –doğruluk-dürüstlük-ibadet-ahlak- ve en önemlisi ebedi hayat olan ahirete hazırlanmaları zorlaşmaktadır.
Yani, insanlar bu acımasız sorunlarla bunun üstesinden gelememekte. Bazılarımız isteyerek, bazılarımız ise yüreğimiz yana yana günah batağına saplanmaktayız. İşte bu durumda kudret ve kuvveti rahmet ve baışlaması sonsuz olan ulu Allah kullarının bu durumları ezelden ebede ilkten sona en iyi bilen olarak yardımını rahmetini, affını, bağışlamasını biz aciz kullarına işte bu mübarak günler ve geceler vasıtası –ihsanı- nimeti ile bizleri kurtarmaktadır. Bu nimete hak kazanmak, nail olmak için bizlerin ulu Allah cc. olan imanımız sarsılmaz olmalı, en ufak bir tereddüt söz oknusu olmamalıdır. Yüce Allah’ın bizleri baışlayacağına olan inancımız ve itimadımız mutlak kesin ve devamlı olmalıdır.
Ayrıca pişmanlık affın nedenidir. Pişman olmayan affolunmaz prensibi şiarımız olmalıdır. Ayrıca imanımızın ve inancımızın tabii bir sonucu olarak Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarlı ve ısrarcı olmalıyız. İşte o zaman kulun günahı karganın ağzına bulaşan çamur gibidir. Karga ağzını deryaya değdirirse o kuşun ağzındaki çamurdan eser kalır mı? Benlerce kuş, kurt ağzını okyanusa atırırsa deniz kirlenir mi? Buradaki kuş-kullar, okyanus da Allah’ın sınırsız rahmeti ve bağışlamasıdır. Mesele ona sığınmaktır. Meselenin esası budur. Konuya bu pencereden baktığımızda mübarek zaman ve mekanların bizler için ne anlam ifade ettiğini daha kolay anlamış olacağız.
Bu nedenle, ulu Allah bizleri kurtarmak, dünyada huzurlu bir hayat, ebedi ahiret hayatında mutlak cennete layık olmamız için, bizlere verdiği nimetlerden birisi de kutsal zaman ve kutsal mekanlardır. Aslında zamanlar ve mekanlar kutsallık bakımından birdir, eşittir.
Ancak onlara kutsallık kazandıran o zamanda ve o mekanda oluşan olaylardı. 29 Ekim’in önemi o gün İstiklalimizin göstergesi olan Cumhuriyetimizin ilanıdır. Bu bakımdan yüce Allah kullarını kurtarmak için mekanlar içinde mukaddes mekanlar, zamanlar içerisinde de kutsal zamanlar yaratmıştır. Nasıl milli günlerimiz bu dünyamız için önemli ise, dini günler ve gecelerimiz de maneviyatımız için önemlidir. Kabe-i Muazzama, Mekkede Ravza-i mutahhara, Mescidi Nebi, Medine’de Mescidi Aksa, Kudüsü Şerif’te Filistin’de kutsal mekanlardır. Mabetler, kutsaldırlar. Mübarek kandil geceleri, Cuma günü, Ramazan-ı Şerif, Kadir Gecesi, arefe ve bayram günleri de bizlerin kutsal zamanlarıdır. Bunlar diğer zamanlara göre farklı üstünlükleri olan zaman dilimleridirler. İşte Kadir Gecesi de senenin en kutsal, en değerli, paha biçilemez zamanıdır. Bu bakımdan bundan yararlanmamız bizlerin kurtuluş vesilesidir. Bu konuda anlatılanlar bunun içindir.
Yüce Allah kullarını hayra teşvik için bazı nimetlerini gizli tutmuştur. Örneğin evliyasını insanlar içinde gizlemiş, İsmi azam duasını dualar içind egizlemiş, Cuma gününde makbul saati zamanı gizlemiş. Kadir Gecesini de Ramazan’ın içinde gizlemiş ki, her günü ve geceyi Kadir gibi düşünsünler ve öylece değerlendirsinler, kullarım demiştir.
Kadir Gecesi ile ilgili kutsal kitabımız Kur’an-ı Azimmüşşanda müstakil bir sure vardır.
Surelerin tertibine göre Kadir Suresi 97. suredir. Kur’an 114 sure ve 6000 küsür ayettir.
Şimdi Kadir suresinin meali anlamını arzedelim.
Kadir suresi 5 ayettir. Besmele ile altıdır. Besmele sureleri birbirinden ayırmak, okumaya Allah’ın adıyla başlamak için konmuştur. Kainatın temeli varlıkların esası yüce Allah’ın varlığı, birliği, kudreti, kuvveti ve azameti büyüklüğü üzerine kurulmuştur. Kainatla Allah’ın izni ve haberi olmadan sinek kanadını kıpırdatamaz. Kuru bir yaprak bile yere düşemez. Allah cc. öyle bir kudrettir ki, bir şeyin olmasını istediği zaman ona “ol” der ve o iş oluverir. Bunu ancak var ve bir oan ulu Allah yapabilir. (Yasin Suresi Ayet 82)
Bundan dolayı hayırlı her işebesmele ile başlamak vaciptir. Yani zorunlu bir emir, kuraldır.
Kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım. Esirgeyen bağışlayan ulu Allah’ın adıyla başlarım.

(SÜRECEK)