Amerikalı yazar John Gray’ın “Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten” kitabında kadın ve erkeğin genetik yapısının ne kadar farklı olduğu ve bunun adeta iki ayrı gezegenden gelmiş iki insan gibi, davranışlarında nasıl uyumsuzluklar yarattığı anlatılır.
Gerçekten de erkeğin ve kadının olaylara bakışı, olaylar karşısındaki tepkileri, beklentileri ne kadar da farklıdır.
Bir de buna yetiştirme hataları eklenince, erkeğin ve kadının bir arada yaşaması adeta mucizedir denebilir.
İşte son yıllarda, özellikle ülkemizde, kadına erkek tarafından uygulanan bu kadar şiddet (bazan tersi de olabiliyor) bu açıdan bakınca çok da şaşırtmıyor insanı.
Yetiştirme hataları derken, örneğin; özellikle toplumumuzda üstün bir varlıkmış muamelesi yapılarak yetiştirilen erkek, her koşulda hizmet edilmeyi bekler, yanlışları susup kabullenilir (aldatmalarda bile) evliliğin devamı için idare edip gidilir, düşüncesine alıştırılınca, bunların aksine çıkışlarla karşılaşınca kabullenemeyecektir elbet. Ve alıştığı düzeni bozmak isteyen eşine tepkili olacak, fizik olarak da güçlü olmanın avantajını kullanarak şiddete başvuracaktır.
Bu düşünceler öylesine beyninde yer etmiştir ki, kadın nasıl olur da kendisini beğenmez, kaprislerine boyun eğmez. Her hali ile onu beğenmek zorundadır. Aksini düşünemez bile.
Ayrıca gerek sözlü ve gerek fiziki şiddet ile terbiye edilerek gelmiş, gözü önünde kurban edilen hayvanların boğazlarının kesilişini, akan kanı izlemiş olan çocukların, gençlerin çevrelerinde, bu çok yakınları da olsa, kendilerini sinirlendiren kişileri dövmeleri, hatta öldürmeleri bizi neden şaşırtıyor ki? Bu bir kısır döngüdür sonuçta.
Bir de yazılı ve görsel medyada durmadan bu haberleri izleyen ve buna yatkın olan, üstelik kaybedecek bir şeyleri de olmayan kişilerin bu suçları işlemeyi nasıl da kolaylaşıyor ve giderek de artıyor bu suçlar ne yazık ki.
Geçtiğimiz günlerde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle anıldı.
Bu etkinliklerde her sene kadının çalışma koşulları, ücreti, hakları, kadının siyasete katılımı dile getirilirken, birkaç senedir kadına uygulanan şiddet ve cinayetler ön planda yer almaya başladı. Hele de ülkemizde.
Kısa vadede alınacak caydırıcı tedbirlerin yanında, uzun vadede, özellikle temel eğitimde, yukarıda söz konusu ettiğim hususların dikkate alınması artık hayati önem taşımakta kanımca.
Fakat hükümetimizin çok daha önemli konuları var gündeminde elbet. Dindar ve kindar gençlik yetiştirmek gibi.