718 yılında bir otel açan Budist rahip Zengoro Hoşi’nin torunları 1300 yıldır oteli işletiyor. 46 nesildir yürütülen işin içinde Hoşi ismini kabul eden damatlar ve evlatlıklar da var.
Benzer bir durum 705 yılında açılan tam 52 jenerasyonu eskiten “Nişiyama Onsen Keinkan” aynı zamanda dünyanın en eski şirketi olarak Guiness Rekorlar Kitabı’nda yeri oluyor.
Bizim 3 nesli zor tamamlayan şirketlerimizle karşılaştırınca; insanı ister istemez bu korkunç fark düşündürüyor.
46 nesil 52 nesil gibi 1300 senelik değişim içinde hiç mi olumsuzluk olmadı?
Hele Japonya’da şirketin sahibi hayatını kaybedince, tüm mirasın ailenin erkek çocuklarına geçtiği düşünülürse; Japonya uzun ömürlü şirketlere sahip olmada nasıl rekortmen oluyor?
Bu soruyu olaya genel bakış attıktan sonra cevaplayalım.
Bank Of Korea’nın 41 gelişmiş ülkede yaptığı araştırmaya göre; 200 yılı devirmiş toplam 5 bin 586 şirket bulunuyor. Bunların üç bin 146’sı yani yüzde 56’sı Japonya’da, listede ikinci sırada 837 ile Almanya gelirken 222 şirket ile Hollanda üçüncü geliyor. İkinci durumda olan Almanya’nın şirket sayısına göre Japon şirketlerinin sayısının neredeyse 4 kat olduğunu gözden kaçırıyoruz.
Şimdi geldik püf noktasına:
Evlat edinmede Japonlar ABD’den sonra ikinci geliyor. Yılda 90 bin civarında evlat edinen Japonların evlatlıklarının sadece yüzde 2’si çocuk geri kalan yüzde 98’i iş hayatında başarı göstermiş, geleceği parlak, 20’li 30’lu yaşlardaki kişilerden oluşuyor. Genellikle işadamları, damatlarına kızlarıyla birlikte soy ismini de veriyor. Böylelikle hem aile adı hem de şirket yönetimi kesintiye uğramıyor.
*
Bu yazdıklarıma bakarak, kimse; “Bu İlhan Çenesiz de amma bilgili adam” demesin!
Bilgiler Selçuk Eren’in “Dünya’nın Konuşmadıkları” köşesinden “Patron Olacak Evlatlık Aranıyor” başlıklı yazısından.
Benim bu arada basınımız için aymazlık saydığım durumum var. Bu kadar önemli yazıya ne gazetenin manşetinde ne de Pazar ekinin manşetinde yer verilmemiş. Yaşanan terör olaylarının manşetleri kaplaması normal ama “Tom Cruise’den rol çalan İsveçli güzel”, “Nejat Uygur’un çocuklarının hiç oyuncağı olmamış.”, “Oyuncu İsmail Ege Şaşmaz ‘Spiderman’in hastasıyım demiş.” gibi şeyler manşette yer alabiliyor da bu kadar ilginç ve ciddi bilgi, gazetenin ekinin iç yapraklarının da altındaki yeri kendine zor bulabiliyor.
Yanlış anlaşılmaması için bir noktayı daha vurgulayalım:
Yazıyı çok beğendim diye “Türkiye’de de 20 ve 30 yaşlarda evlatlıklar edinilsin, damatlara kızlarla birlikte soy adlar da verilsin demiyorum. Lakin Türkiye’de şirketlerin kısa ömürlü olduğu gerçektir. Bu kısa ömürlülük ülkemizin zararınadır. Eloğlu kendine göre formüller üreterek şirketlerinin ömrünü uzatmış. Biz de şirketlerimizin ömrünü uzatacak formüller üretelim!” demek istiyorum.
En güzel günler sizlerin olsun.