Hiçbir insan, etnik kökeninden, dinsel inancından, mezhebinden dolayı yargılanamaz, dışlanamaz, suçlanamaz.
Aynı şekilde, köylü, kasabalı, şehirli diye ötekileştirilemez.

Hele de, kadın olduğu için ya da herhangi bir engeli bulunduğu için ayrımcı bir muameleye tabi tutulamaz.

Tersine, kadına ve engelliye pozitif ayrımcılık yapılması, “insan” olmanın, “iyilik için çarpan bir yürek” taşımanın gereğidir. Olmazsa olmazıdır.

*

Temel hak ve özgürlükler adına “eşitlikçi” bir anlayış, toplumsal ahlâkın öngörüsüdür de, bireylere düşen de bir görev vardır:

Kendini geliştirmek, yenilemek, kusurlarını düzeltip nitelikli, medeni ve olgun bir insan haline gelmek için elinden gelen çabayı göstermek.

Öz değerlerini yitirmeden, daha iyiye, daha güzele doğru evrilmek…

Yakın çevreden başlayarak tüm topluma, “beni olduğum gibi kabul edin” dayatması yapmamak…

*
Toplum sizi, iyi özelliklerinizle ve doğal halinizle elbette kabul eder, ama sizin de kendinizi eğitme, geliştirme, yenileme yükümlülüğünüz yok mudur?

Kimse sizden, özünüze yabancılaşmanızı istemiyor. Yalnızca, var olan değerlerinizin üzerine artılar eklemenizi bekliyor.

İyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük çizgisinde bir “incelme” arzu ediyor.

*

Örneğin, kaba ve küfürlü konuşma, kendini bilen her insanı rahatsız ediyor. Ama, marifetmiş gibi özellikle böyle konuşanların sayısı da hızla artıyor.

Yalnızca konuşma değil, hal ve hareketler, davranışlar da öyle.

Hiçbir mazeret, kabalığı mazur gösteremez. Hiç kimse, “ben buyum” veya “beni böyle kabul edin” gerekçesinin arkasına sığınamaz.

Zaten, bizi dünyaya rezil eden çirkinlikler de, kendini geliştirmeye çalışmamanın, “böyle gelmiş böyle gider” saplantısıyla geçmişte kalmanın eseridir.

Osmanlı’da “Su-i misal emsal olmaz” sözü vardı. Yani, geçmişten geliyor diye kötüyü örnek alamazsınız.

*

İnsanın kendini geliştirmesi için ilk yapacağı şey, elbette okumak.

İyinin, güzelin, doğrunun ne olduğunu araştırmak, irdelemek, sorgulamak.

Beynini önyargılardan temizleyip, sağlıklı bir ruh haline, fikir berraklığına ulaşabilmek için çaba harcamak.

Doğruları örnek almayı bilmek.

Hepsinin özeti, bütünüyle “iyi insan” olmayı hedef olarak önüne koymak.

Kin, öfke, nefret gibi insana yakışmayan duygulardan sıyrılmanın yolu da bu, her türlü davranış bozukluğunu, gelenek-görenek zannedilen kusurları aşabilmenin yolu da.