ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ

Hiç kimse kendini kandırmasın; Çorum yerel basınında işler iyi gitmiyor.

Yanlış anlaşılmasın, yerel basın Çorum’da, aynı ölçekteki kentlerle kıyaslanamayacak kadar ileri düzeyde.

Ama gidişat iyi değil.

Yerel basın ileri gitmiyor, tersine “yerinde saydığı için” geriliyor.

Bu olumsuzluğa çanak tutan da, ne yazık ki Çorum halkı.

Şimdi biraz ayrıntıya girecek olursak;

Çorum’da 7 günlük gazete var. Bunlardan bazıları, resmi ilan geliri ile aylık giderinin ancak yüzde 20’sini karşılayabiliyor, bazıları ise yüzde 80’ini…

Yani, kimi gazeteler, resmi ilan ve otomatiğe bağlanmış (Belediye, Özel İdare, yasayla oluşturulmuş meslek kuruluşları vb.) ilan ve abonelerle giderlerini çok rahat karşıladıkları gibi kâra da geçiyorlar.

Birinci kategorideki gazetelerin giderlerini karşılayabilmelerine ise, en az bin abone fazlasına sahip olmaları ve özel reklam gelirlerinin farklılığı da yetmiyor.

Şimdi habere ulaşmak o kadar kolay ki…Eğer “özel haber” derdiniz, söyleyecek farklı bir “sözünüz” yoksa, bir-iki elemanla gazeteyi çıkarır, “sağlam” parayı kasanıza atarsınız.

“Gazete mi gazete” kafasındaki bir kısım insanlar da, ucuza abone olup, 5’te 1 fiyatına ilan-reklam vererek ekstra halk desteğini arkasına dayarlar.

Hep söylenir: Eşitlik her zaman adalet değildir.

“İyi” ile “kötü”yü eşit sayarsanız, “iyi”nin ne değeri kalır?

“Ayrım yapmama” adına bu yanlış hep yapılagelir.

Olur mu öyle şey?

İyi ile kötü arasında da ayrım yapmayacaksanız, adaletten nasıl söz edeceksiniz?

Kalabalık kadrolarla ve büyük emeklerle hazırlanan, belirli bir çizgisi, söyleyecek sözü, her gün üç-beş özel haberi, ciddi köşe yazıları olan gazete ile rutin haberlerle çıkan gazete hiç bir olur mu?

Toplum bu ayrımı yapmazsa, “iyisini” yapmaya çalışmak ahmaklık  sayılmaz mı? Ve zaman içinde o ahmaklar da akıllanıp “Çorum bunu götürüyor” diye “ucuza” dönmek zorunda kalmazlar mı?

Bu, yerel basının insan kaynağı ve teknoloji açısından atılım yapamaması, yerinde sayması, düne kadar Çorum’un 30 yıl gerisinde olan kentler tarafından bile geçilmesi demektir.

Şimdi Çorum, yerel gazetecilik açısından bu noktada.

Geçilmeye başladı.

*     *      *

Yerel televizyonculukta Çorum, zaten gereken atılımı yapamamıştı.

Şu son 5 yılda, uydu yayınına geçmesi gerekiyordu.

Geçemedi.

Amasya’dan genç bir girişimci, Çorum ve Tokat’ı da kapsayan bölgesel bir televizyonla “bölgeyi” uyduya çıkardı.

art Anadolu’nun Çorum Stüdyosu’nu da Çorumlu yayıncılar kurdular.

Ne denir, yalnızca takdir edilir.

Doğa boşluk kabul etmez.

Siz boş bırakırsanız birileri doldurur.

Uydudan yayın yapan televizyon boşluğu da, komşu tarafından dolduruldu.

Çorum’a geçmiş olsun demek de mümkün, ama biz yine de hayırlı olsun diyelim.

*     *      *

Çorum’un adam gibi bir “prestij” dergisi de yok, hiç de olmadı.

Toplum cesaret vermediği için yok.

Uydurma denemeler oldu, ama adı üstünde “uydurma”…Ömürlü olma şansları yoktu.

Ciddi yerel gazetelerin yaşadığı sıkıntı ortada iken, kim, neye güvenerek ciddi bir dergi çıkaracak?

Haftalık gazeteler ise “haftalık” mantığından uzak.

Kimse alınmasın, “amatörce”…

Üç-beş kuruşluk ilan-reklam alalım, nafakamızı çıkaralım…

Eh, bayramda-seyranda çıkan gazetelere sayfalar dolusu ilan verenler oldukça, bunlar son derece doğal.

Bazı insanlar, “ekmek kapısı” olarak elbette değerlendirecek…

Zaten, gazeteciliği “ekmek kapısı” olarak görenlerle “Çorum’a hizmet yolu” olarak görenler ayrımı var.

Elbette ikinciler, yani idealistler kaybetmeye mahkûm…

Acı, ama gerçek bu.

Şen olasın Çorum.

ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ