Bir okurum, “Sıra geldi internete…” adlı yazımda geçen; “Hurafelerle uğraşmayı bırakıp, bilim adamı yetiştirin artık. Gelişmiş ülkelerden teknoloji dilenip durmayalım. Biz de hastalıklara çare bulalım, biz de uçak yapalım, biz de uzaya gidelim, biz de insanlık için bir şeyler bulup keşfedelim…” satırlarıma atfen, uzunca bir ileti göndermiş.
* * *
“Bu ülkede, bizi çağdaşlaştıracak pek çok girişim; Ulu Önder’le birlikte, 10 Kasım 1938 tarihinde, saat 9’u 5 geçe öldü… O gün, o saat, o dakika başladı geriye gidiş. Ya da daha iyimser bir düşünceyle, o gün, o saatte başladı pek çok şey tavsamaya….” demiş.
Ve pek çok örnek vermiş.
* * *
Okurum Hanımefendinin verdiği o pek çok örnekten birini (özet olarak) sizlerin de bilgisine sunmak istiyorum.
Okurum Hanımefendi, “Biliyor musunuz, biz 1930’lu yıllarda uçak yapacak vizyona ve yüreğe sahiptik ve de yapıyorduk, üretiyorduk…” diyor.
Ve anlatıyor.
“… Ulu Önder, 16 Şubat 1925 tarihinde Türkiye Tayyare Cemiyeti’ni kurdu.
1928 yılında da Tayyare Makine Mektebi’ni açtı.
Bu amaçla, Fransa ve Almanya'ya uçak mühendisliği eğitimi için öğrenciler gönderildi.
1925 yılında Ankara/Akköprü’de kurulan marangoz atölyesi, daha sonraları Planör imalathanesine dönüştürüldü.
Atatürk'ün, "Bütün tayyarelerimizin ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayinin bu esasa göre inkişaf ettirilmesi icap eder. İstikbal göklerdedir." sözleriyle; 1925 yılında, Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) kuruldu.
6 Ekim 1928’de Kayseri’de Türk-Alman işbirliği ile Junkers A-20 modeli uçak üretimine başlandı.
(…)
Daha sonra çıkan anlaşmazlık nedeni ile 3 Mayıs 1929’da Almanlar tüm hisselerini THK'na devretti.
1932 yılına kadar; Junkers A-20 tipi uçaklardan 15 adet üretildi.
1932’den sonra da Amerikan Curtis-Wright tipi uçakların montajına başlandı.
1938 yılına kadar; 145 adet Alman Gotha, 112 adet de İngiliz Miles-Magister tipi uçak imal edildi.
1939 yılında uçak üretimi Türk Hava Kuvvetlerine verildi.
1945 yılında başlayan meşhur(!) Amerikan Yardımları(!) aşamasında, (Amerika’nın istemiyle) tüm uçak ve aksamları üretimleri durduruldu.
(…)
Bu arada, havacılık sektörüne sadece devlet değil, (Ulu Önder’in gayretleriyle) özel sektör de girmişti.
Girişimci Nuri Demirağ 1936 yılında, İstanbul/Beşiktaş'ta, tasarım ve prototip atölyesi; Sivas-Divriği’de de uçak fabrikası ve havacılık okulu tesisi kurdu.
1937 yılında Girişimci Selahaddin Alan, Beşiktaş/Hayrettin İskelesi’nde Etüt Atölyesi, 1945 yılında da Divriği’de Gök Uçuş Okulu’nu kurdu.
Nuri Demirağ Yeşilköy'de şimdiki Atatürk Havalimanı olan yerde havaalanı yaptırdı. İlk Paraşüt imalatını da bu tesislerde yaptı. THK’ na 65 adet planör, 10 adet eğitim uçağı yapıp, teslim etti.
Kendi geliştirdiği NUD- 36 modeli uçaklardan, 24 adet imal etti.
İkinci Dünya Savaşı’nda, Demirağ Firmasına İspanya, Irak ve İran'dan gelen uçak taleplerine, (ne gariptir ki) hükümet tarafından engel olundu; ayrıca uçak yedek parçası üretimi yapan bu tesisin üretimi de durduruldu. Gök Okulları kapatıldı. Havaalanı kamulaştırıldı.
(…)
1940 yılından sonra THK, Etimesgut Uçak Fabrikasını organize etti. Fabrikada ilk olarak İngiliz Miles-Magister Eğitim Uçakları yapıldı. 1944 yılına kadar da bu çerçevede 30 uçak teslimatı yapıldı.
(…)
O yıllarda bu işlere genelde karşı duran, bugünkü iktidar gibi üretmeden tüketme zihniyetine sahip Demokrat Parti İktidarı vardı.
Üretme yerine ithal etmeyi tercih eden DP iktidarı; 1952 yılında Uçak Fabrikası’nı 1954 yılında da Motor Fabrikası’nı sessiz sedasız kapatılmaları için Makine Kimya Kurumu'na devretti.
Motor Fabrikası, 1955 yılında Türk Traktör Fabrikası’na dönüştürüldü.
* * *
Nereden nereye…
1930’lu yıllarda uçak üretiyoruz. Çünkü o yıllarda, geleceğin ve üretimin bilincinde siyasetçiler tarafından yönetiliyoruz.
Bugün her bir şeyi dışarıdan ithal ediyoruz. Çünkü bugün, üretmeden tüketme kolaycılığına kaçan, öngörüsüz ve çapsız yöneticiler tarafından yönetiliyoruz.
Bırakın endüstriyel, teknolojik ürünleri; tarımsal ürünleri bile dışarıdan ithal ediyoruz.
Ve bugün Başbakan çıkıyor; o günlere yokluk ve sıkıntılar içerisinde uçak bile üreten Ulu Önder ve arkadaşlarını “ayyaşlar” diye küçümsemeye çalışıyor.