Türkiye bir Irak, bir Suriye olur mu? Bilemiyoruz.

Bilemiyoruz ama Amerika'nın kısa adı "BOP" olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin şiddet timleri kol geziyor ülkede.

Peki, Türkiye siyaseti ne yaptı ve de ne yapıyor? Bir bakalım:

***

10 Ekim 2015 Cumartesi... Türkiye'yi sarsan, 2015 yılının en kanlı saldırısı... Ankara Tren Garı önünde iki canlı bombayla 109 kişi öldü, 500'ü aşkın kişi yaralandı. Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz ne yaptı? Olayı kınadı, başsağlığı diledi, hesabı sorulacak ve teröre teslim olunmayacak dedi.

***

12 Ocak 2016 Salı... İstanbul Sultanahmet meydanında turist kafilesinin arasına giren canlı bombanın patlamasıyla 13 kişi öldü, 16 kişi yaralandı.

Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz yine olayı kınadı, başsağlığı diledi, hesabı sorulacak ve teröre teslim olunmayacak dedi.

***

17 Şubat 2016 Çarşamba... Ankara'da Genelkurmay, TBMM ve kuvvet komutanlıklarının yakınında bomba yüklü araçla saldırıda 29 kişi öldü, 61 kişi yaralandı.

Ve 13 Mart 2016 Pazar... Ankara Kızılay' da bomba yüklü araçla saldırıda 38 kişi öldü, 125 kişi yaralandı.

Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz olayı kınadı, başsağlığı diledi, hesabı sorulacak ve teröre teslim olunmayacak dedi.

***

7 Haziran 2016 Salı... İstanbul Vezneciler'de bomba yüklü araçla saldırıda 7'si polis 13 kişi öldü, 36 kişi yaralandı.

Ve 28 Haziran 2016 Salı... İstanbul Atatürk Havalimanı'nda patlayan canlı bombalar ve silahla tarama sonunda 45 kişi öldü, 236 kişi yaralandı.

Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz olayı kınadı, başsağlığı diledi, hesabı sorulacak ve teröre teslim olunmayacak dedi.

***

Ve de 10 Aralık 2016 Cumartesi...

Yani Tüm Türkiye'yi sarsan 2016'nın en kanlı katliamı...

Beşiktaş'ta bombalı saldırıda 36'sı polis, 8'i sivil 44 kişi can verdi, 166 kişi yaralandı.

Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz olayı kınadı, başsağlığı diledi, hesabı sorulacak ve teröre teslim olunmayacak dedi.

***

Ve 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı...

Ve 10 Ağustos 2015 Sultanbeyli'de saldırı...

Ve 23 Aralık 2015 Sabiha Gökçen Havalimanı saldırısı...

Ve 19 Mart 2016 İstiklal Caddesi'nde intihar saldırısı...

Ve 27 Nisan 2016 Bursa saldırısı...

Ve 1 Mayıs 2016 Gaziantep saldırısı...

Ve 10 Mayıs 2016 Diyarbakır-Bağlar saldırısı...

Ve 12 Mayıs 2016 İstanbul-Sancaktepe saldırısı...

Ve 8 Haziran 2016 Midyat saldırısı...

Ve diğerleri...

Ve de 100'lerce ölü, l00'lerce yaralı...

Hepsi de bu ülkenin insanı; bu ülkenin polisi, bu ülkenin askeri, bu ülkenin memuru ve de bu ülkenin sivil halkı. Yani hepsi de bu ülkenin yurttaşı...

Yöneticilerimiz ve siyasi liderlerimiz yine olayı kınamıştı, yine başsağlığı dilemişti. Yine hesabı sorulacak, teröre teslim olunmayacak denilmişti.

Evet, aynen böyle denilmişti. TV ekranlarında aynen böyle boy gösterilmişti.

İşte 17 Aralık 2016 Cumartesi günü Kayseri'de 14 askerin çan verdiği katliamda da aynen böyle olacak; kınanacak, başsağlığı dilenecek, teröre teslim olunmayacak denilecek.

***

Aslında şiddet ve terörle yaşamaya alıştırıldı bu toplum.

Öyle ki ölümler kanıksanır, şiddet ve ölüm haberleri hava raporuna dönüşür oldu.

Ve genelde Türkiye siyaseti, olayların sosyolojik tetikleyici nedenlerini asla görmedi ya da görmek istemedi.

"Şehitlerimizin kanlan yerde kalmayacak" gibi beylik laflarla, toplumumuzu sarsan bu katliamların anatomisi ve fizyolojisi sorgulanmadı.

Ve de en tehlikelisi ve en ürkütücü olanı; aynı duyguları yaşayamayan, birlikte ağlayıp birlikte gülemeyen, birlikte üzülüp birlikte sevinemeyen bir toplum olundu.

Peki, 10 Aralık günü Beşiktaş'ta 44 kişinin can verdiği bu kanlı katliam, bir milat olur mu? Bilemiyoruz. Bilemiyoruz ama olmalı ve de olmalı...

Çünkü ilk kez toplumun tüm renkleri sarsıldı bu katliamda.

Çünkü ilk kez toplumsal bir dayanışmanın ayak sesleri duyulur oldu, Beşiktaş Şehitler Tepesi'nde.