İnsanlarımız, işsiz, fakir. Ama pek mutlu ve de umutlu.

Acaba ondan mı demiş atalarımız;

“Paranın ne önemi var…Mühim olan aşkımız!”

TÜİK halkımızın gelirini ve yaşam koşullarını araştıran bir çalışma yapıyor. Sonuçlara göre,

Nüfusumuzun en fakir yüzde onluk dilimi toplam gelirin yüzde 2,2’sini,

En zengin yüzde onluk dilimi gelirin yüzde 30.9’unu elde ediyormuş.

Yani 12 milyon yoksul kişi var.

Nüfusumuzun yüzde 40’ı kendilerine ait olmayan konutlarda oturuyormuş.100 kişinin 42’sinin oturduğu evin çatısı sızdırıyormuş. Pencereleri çürümüş, duvarları nemliymiş.

Yüzde 80’inin mobilyası oturulamayacak durumdaymış.

Her 100 hanenin 60’ında borç sorunu varmış. 30 hanenin borcu ise ohohhhhh çok ağırmış.

52 milyon vatandaşımızdan sadece 22 milyonunun işi varmış. 3 milyon insanımız işsizmiş.

Çalışan 100 kişinin 43’ü kayıt dışı çalışıyormuş.

Her yüz gençten 21’i sokaklarda geziyormuş.

TÜİK’in yaptığı araştırmaların sonucu ne kadar kötü değil mi?

Bu göstergeler hepimizi üzüyor. Halkımıza yine sormuşlar,

“Ey halkım 2010 yılında ne ettin ne eyledin?

Halkımız anlatmaya başlamış,

100 kişiden 60’ı geliri düştüğü için daha ucuz ürün tüketmeye başladığını,

100 kişiden 27’si gelirinin azaldığını,

100 kişiden 34’ü borçlandığını,

100 kişiden 0,9’u evini, arsasını, yazlığını sattığını,

100 kişiden 0.5’i iflas ettiğini söylemiş.

Bu rakamlara bakınca,

“Eyvah. Mutsuz, bahtsız, kızgın, kırgın, karamsar insanlar topluluğu ortaya çıkacak” diye endişelendiniz değil mi?

Ama, aldırış eden yok!

Yine TÜİK halkımıza sormuş,

“Ey halkım. Mutlu musun? Umutlu musun? Onu söyle.”

“Ne yapalım bizim rızkımız bu kadarmış” cevabı vermişler.

Razı olup kabulleniyorlar.

Kadercilik yaratılıyor.

Şimdi siz bütün bu cevaplardan sonra gelin de,

İşsizlik var!

Fakirlik var!

Halkın durumu kötü!

İcra daireleri hacizli evraklarla dolu!

Ama yine de herkes memnun.

Umut fakirin ekmeği de, günün birinde o ekmek te biterse ne olacak?

Her Gününüz Güzel Olsun.