Yüce dinimiz İslam israfı yasaklamıştır. Bir hadis rivayetinde, “akmakta olan bir nehir kenarında bile olsa, suyu israf etmeyin.” buyruluyor.

 

        Ailede tasarruf milli tasarrufu hatta dünyada tasarrufu sağlar. Evlerde odaların sıcaklık dereceleri oturma odası 22, yatak odası içinse 18 derece olması tavsiye ediliyor. Biz bunları birer derece indirmiş olsak (zamanla bünye alışır ) ve birazcık daha sıkı giyinsek kendimizi ısınmış buluruz.

 

        Mesela telefon konuşmalarını önceden kafanızda planlarsanız ve konuşma süresi %25 azalsa bunun Türkiye çapındaki tasarrufunu siz düşününüz.

 

        Çinlilere gönde bir elma yemeleri tavsiye ediliyormuş ve bu tavsiye tutacak deniyor. Bu günde 200-250 bin ton elma demektir.  (5 elmanın 1 kg geldiğini kabul edersek)

 

        Dünyanın birçok ülkesinde elma bahçeleri kuruluyormuş. Buna Türkiye’de dâhil. Türkiye’de büyük holdingler elma bahçesi kurmak için yer arıyorlarmış.

 

        Yine zayi edilen yiyecekler bilhassa ekmek israfının bu günkü durumu dünya çapında düşünülürse ve bu büyük israfın önüne geçilebilirse Afrika’da aç insan kalmaz diye düşünüyorum.

 

10 yıl sonra dünya nüfusunun yarısından fazlası obez olacak deniyor. Bu insanlar yiyeceklerini normale indirse hem kendileri sağlıklarına kavuşur hem de Afrika’da aç insan kalmaz.

 

        Türkiye’de her bahar ayında milyonlarca ton soğan çöpe atılıyor. Hâlbuki soğan gibi yarayışlı ve ucuz bir besinin tüketimi yaygınlaştırılmış olsa bu israf yaşanmaz. Her ailede günde bir tane soğanın yemeğe doğranması öğretilse bir tane bile soğan dökülmez yemeklerde daha lezzetli olur.

 

        Şimdi de işinde sıkıntısı olanlara, satış sıkıntısı olanlara ders olacak nitelikte kısa anekdotlar var:

 

Hürriyet gazetesi eninden 2 cm boyandan 2 cm küçülmüş. 30 sayfalık bu gazetenin 700 bin baskı yaptığını varsayarsak tasarrufun ne olacağını siz düşününüz.

 

        Çorum eski milletvekili Sayın Şükrü Bütün anlatıyor: Milletvekili olduğu dönemlerde çok soğuk bir kış yaşanıyor ve o yıl bütün narenciye ürünleri donuyor. Bütün ürünlerin mahvolduğu düşünülürken, kuzey ülkelerinde donmamış narenciye bulmak mümkün değildir. Hatta oralarda normal narenciyenin nasıl olduğu bile bilinmez. Bu donmuş ürünler o ülkelere satılarak değerlendirilebilir deniyor. Bu yapılıyor ve böylece büyük bir zararın önüne geçiliyor.

 

Günümüzde artık önlemez bir şekilde artmış olan israfla ilgili bu yazının yazılmasına rahmetlik Vehbi Koç’un dâhiyane bir akıl vermesi sebep olmuştur.

 

Vehbi Bey, 1930 lı yıllar da yine Türkiye’nin satış sıkıntısı olduğu zamanlarda zamanın meşhur kolonyası Peraja’nın sahibi kendisinden ödünç para istemeye geldiğini anlatıyor.

 

Kendisine, param yok, olsa da vermem çünkü bu bizim dostluğumuzu zedeler. Ama akıl veririm, bir şeyde istemem diyor ve şu tavsiyede bulunuyor: Kolonya şişelerinizin kolonya dökülen delikleri küçük, bunu 2 katına çıkartırsanız 3-4 ayda sıkıntınız geçer diyor. Peraja’nın sahibi 4 ay sonra Vehbi Bey’e teşekkür ve minnet duygularını iletiyor.

 

        “Her derdin bir çaresi var…” diyor, televizyondaki şarkıcı hanımefendi….

 

        Saygı ve sevgilerimle.