İslam dini bütün kurallarının uygulanması ile tamamlanan bir bütünlük sistemidir. Yani, sağlam bir beden gibidir. Bedenin bir azasındaki bir arıza bütün vücudu etkiler. Dinimiz de öyledir. Emirlerin birisini yapıp diğerini ihmal edersek dini bütünlüğü eksik bırakmış oluruz ki; böylece yüce dinimize ihanet etmiş oluruz. O bakımdan israf-savurganlık bunun aksi olan buhul, yani cimrilik de dinimizde haramdır.

Yüce dinimiz bütün aşırılıklardan uzak itidal, yani orta yolu tutmamızı emredir. Taşkınlıkları, aşırılıkları, haddi aşmayı da reddeden gerçek bir hayat dinidir.

Savurganlık nedir ki, dinimiz ve sosyal yaşam kuralları bunu yasakladı, dinimiz haram kıldı:

İSRAF: Cenab-ı Hakk’ın bizlere ihsan ettiği sayısız nimetleri gereksiz ve gerekçesiz olarak lüzumundan fazla olarak harcamaktadır. Bu husus hayatımızın bütün safhalarını ve nimet olan her şeyi kapsayan bir olaydır. Malını boşa harcamak haram olduğu gibi, en büyük nimet olan nefesini lüzumsuz boşa harcamak da aynı haramdır. Çünkü israftır. Tutumlu ve tasarruflu yaşamak mümin güzelliği, savurganlığı ise onun çirkinliğidir.

Bu konuya ait ulu rabbimizin yüce buyruklarından ve sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa SAV.in hayat dolu öğütlerinden bazıları şöyledir:

Ey Müminler! Akrabaya mutlaka hakkını veriniz. Yokta kalmışa, miskine, fukaraya, ihtiyaç sahiplerinden Allah’ın nimetlerini esirgemeyin. Onların sizin mallarınızda hakları vardır. Sakın israf etmeyin. Bilin ki savurganlar şeytanın kardeşleridirler. Şeytan ise rabbine isyan etmiş nankördür. (İsra Suresi, 27. Ayet)

Ve yine; Furkan Suresi 67. Ayetinde; müminlerin güzel sıfatlarını sayarken, “O müminler ki, harcadıklarında asla israf etmezler ve cimrilik de yapmazlar. Daima itidalli olurlar, hep orta yolu takip ederler. İşte gerçek müminler bunlardır” buyurmuştur.

Kur’an’da cimriliği yeren, israfı reddeden, yardımlaşmayı ve bölüşmeyi emreden birçok ayetler vardır. Mesela her yemekten sonra okuduğumuz ayet ki; “Yiyiniz, içiniz, ama israf etmeyiniz. Çünkü Allah cc. hazretleri savurganları asla sevmez” buyurmuştur ki, bu şiddetli bir emirdir ve çekindirmedir.

R.SAV. efendimiz de bir yolculuğu sırasında Saad adında bir kabileye uğradı. Kabile reisi Saad o esnada abdest alıyordu. R.SAV. Saad’ın R.A. abdeste suyu çok kullanarak israf ettiğini gördü ve Saad’a hitaben; “Ey Saad, bu ne israftır” dedi. Hz. Saad R.A. “Abdestte su israfı olur mu ey Allah’ın resulü” dedi. R.SAV. “Değil ibrikle abdest almayı, akan nehirden bile abdest alsanız sakın suyu israf etmeyiniz. İsraf haramdır” buyurdu. Bollukta israfa alışanlar, darlıkta sıkıntı çekerler.

*

Şimdi en çok savurganlık yapılan yerlerin bazılarına bakalım:

1-Yeme içme: İnsanların en çok israfın tuzağına düştüğü yerlerden birisi yeme, içme hususudur. Ulu Allah, “Ey benim kullarım, bütün nimetlerimi sizin için yarattım. Doğayı, havayı, semayı, arzı, mahlukatı sizin emrinize verdim. Yiyiniz, içiniz ama sakın israf etmeyiniz. Allah cc. hazretleri savurganları sevmez” buyurdular. Allah’ın sevgisinden uzak olmak büyük ızdıraptır.

2-Giyim-kuşam, binit, ulaşım vasıtalarındaki israflar: R.SAV. iktisat-tasarruf geçimin yarısıdır, buyurdular. İnsanlar ekonomik durumlarını gözeterek sosyal ilikilerindeki konumuna göre giyinip kuşanmalıdır. Asgari ücretlinin bin liralık elbise giymesi, aile efradının rızkını kendi elbisesine harcaması ise haramdır.

Ancak tehlikeli yollarda ticaret için yolculuk yapanların konumları gereği zırhlı otomobille yolculuk yapması israf olmaz. Yüksek imkana sahip olanların sırf cimrilik amacı ile çay-simit yemeleri de caiz olmaz. Çünkü Allah cc. hazretleri verdiği nimetini kulunun üzerinde görmek ister (Hadisi Kutsi).

Az yemek, az konuşmak, az uyumak, çok çalışmak İslam ahlakıdır. Yemede mide 3’e bölünecek. Bir kısmı yemek, bir bölümü su, diğer kısmı da hava için boş bırakılacak.

R.SAV.: “Acıkmadan yemeyin, doymadan sofradan kalkınız, sıhhatli olursunuz.”

Cade R.A. anlatıyor: R.SAV. şişman, kilolu bir kişi gördü. Bizlere onu işaret ederek “Keşke zayıf ve kilosuz olsaydı, onun için hayırlı olurdu. Bu hali ile hem çalışamaz, hem de sıhatti bozulur” buyurdular. (Zaman gelecek, insanlar yaşamak için değil, yemek için çalışacaklar. O zaman ahir zamandır) buyurdular. Az yemeden insan ölmez, çok yemeden sıhhatin düşmanıdır. Az yiyin, sıhhat bulun. İnsanlar karnından daha şerli bir kap doldurmadı, buyurdular.

3-Toplumsal etkinliklerde, düğünlerde, toplu yemeklerde ve merasimlerde israflar:

Lüzumsuz şatafatlar, şov görünümlü kıyafetler kıyafetler, boşa harcanan paralar, akaryakıtlar vs. gibi... Bu hususları çoğaltmak mümkündür. Önemli olan bunları görüp fazla imkanları tasarruf edip birikimle yatırıma yönelmeli, umuma iş, aş, istihdam yolu açılmalıdır. İsrafa harcananı çalışana, fukaraya, muhtaca vermelidir.

4-Muhtaç duruma düşmmek şartı ile hayırda israf yoktur. Ama yapacağın hayır seni zor duruma, muhtaç hale getirmemeli, hayırda da ölçülü olunmalıdır. Hayırda cimrilik cehennemin belgesidir.

Ey Muhammed SAV. “Eli sıkı, cimri olma. Elini açık, savurgan da olma. Sonra kaybettiklerinin hasretini çekersin. Allah rızkı dilediğine bol verir, dilediğine de kısar. Bu bir imtihandır. Şüphesiz o kullarından haberdardır. Onları her an görüyor” buyurdu.

4-Mezarlık israfı: Mezarlıkları taş yığınına çevirmek israftır. İslam fıkhına göre; mezarlıktaki mezarlar geçmiimizi unutmamak için bir tarihi belge, bir ibret alıcı özelliği olacak kadar bir karış yüksekliği geçmemelidir. Gerisi israftır. Dünyada hakkını ödeyemediğin ebeveynine, mezar taşları ile itibar edilmez. Onlara itibar sevap sağlayacaksan onların namına vermedikleri zekat, sadaka, oruç, kefaret borcu kalmış kul haklarını ödersek cehenneme gitmeleri kesinleşmiş ölülerimizin cennete girmelerini sağlayabilirsiniz. Bu hususta hadisler vardır. Ölmüş ana-baba-ecdadın kılmadıkları namaz hariç, bütün kul haklarını ödeyebilir, öylece onları borçtan kurtarabilir, yoksa mezar taşının kimseye bir faydası olmaz.

“Sağlığında bir tuz vermezler aşına katmaya,

Öldükten sonra türbe yapmaya kalkarlar mezarının başına.”

Ne güzel söylemişler değil mi?

5-Zaman israfı: Ömür israfı telafisi, iadesi mümkün olmayan en korkunç bir israf şeklidir. Çünkü kaybettiğimiz her şeyi bir gün yerine koyabilir, ama geçen bir saniyemizi geri getiremeyiz. Çünkü: Dünya nimetlerinin tamamı, servetinin hepsini zaman içerisinde kazanırız. Ancak dünyanın tamamı altın olsa ömrünüzden geçen bir saniyeyi bile geri getiremezsiniz. Onun için sakın zamanınızı zayi etmeyin, boşa geçirmeyin.

Neticede israfın hepsi acı bir zehir gibidir. Girdiği toplumları öldürür, yuvaları söndürür, saltanatları yok eder... İbret alana...