Şu fani dünyaya gelip te dünya hayatının çetin bir mücadele yeri olduğunu bilmeyen kimse yoktur. İnsanlar analarından doğar doğmaz kendilerini bu mücadelenin içinde bulurlar ve bu ölünceye kadar devam eder.

Ahiret hayatının mutluluğu da bu çalışmanın semeresi, kazancı olacaktır. Yaşamak için çalışmak şarttır. Dini terim olarak çalışmak farzdır Allah'ın kesin emridir. Dünyada rahat etmek, ahrette ebedi saadete erişmek ancak ve ancak çalışmak ile mümkündür. Bunun başka çaresi de yoktur.

Çalışmak en etkin ve geçerli bir sermayedir. Çalışmadan kazanılan paranın ise ne bir değeri ve ne de bereketi vardır. Alınteri kutsaldır. (Hz.Ömer)

Dünyadaki gelişmiş ülkeler muasır medeniyete çalışarak ulaşmıştır.

Tembel insanların rahat ettiği, tembel milletlerin yüceldiği görülmemiştir. Günümüz dünya milletleri bunun açık seçik kanıtıdır. Can taşıyan her canlı yeme, içme, barınma ve üreme mücadelesi vermektedir.

Onun için: Kutsal dinimiz İslam daima çalışmayı, ilerlemeyi, bu kazanımları insanlığın yararına sunmayı emreden bir dindir. İslamiyet miskinliğin, tembelliğin baş düşmanıdır.

Bu konuda Yüce Allah'ın buyruklarına kulak veren insan şunu kesin bilsin ki, kendi için kendi çalışmasından başka çare yoktur ve çalışmasının karşılığını mutlaka görecektir. Söyle ona çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. (NECM Suresi ayet 39)

Başka bir ayette ise: "Dünyada nasibini ara (onu bulmak için çalış) Allah sana bunca nimetlerini vererek sizlere iyilik etmişse, sizler de Allah'ın kullarına iyilik edin. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın şüphesiz ki yüce CC hazretleri bozguncuları asla sevmez. Kasas suresi 77 ayet.

Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurur: Hz. Muhammed (sav) bir keresinde birileriyle savaştan dönüyorlardı. Gölgelenmek için bir hurma bahçesine uğradılar. İzin almak için bahçenin sahibini buldular. Bu esnada bahçenin sahibi çalışıyor. Hurma ağaçlarını suluyor, diplerini gübreliyor, onun için üstü başı çamur, toz, elleri çamur ve gübreli idi. Adam ellerini arkasına saklayarak Resulullah Aleyhi vesselama geldi ve Resulullahın elini öpmek istedi. Resulullah “Ellerini niçin arkanda saklıyorsun?” dedi ve adamın ellerini havaya kaldırarak, askerlerine hitaben, “İşte öpülecek eller bu ellerdir. Ailesinin, çoluk çocuğunun rızkını kazanmak için nasırlaşan eller öpülecek ellerdir” buyurdu.

Bu sırada yanlarından hızlı hızlı işine giden bir genci göstererek, “Keşke bu genç işine çalıştığı gibi ibadetine çalışsaydı, çalışmak ta bir ibadettir” buyurdular ve yine “Daima veren el olunuz, onun için de çalışınız. Varlığınız olmazsa nasıl zekat ve sadaka vereceksiniz, insana iyilikte bulunacaksınız. Onun için kazanmanız, kazanmak için de çalışmanız şarttır” buyurdular.

İslam'da en büyük günahlardan birisi de dilenmektir. Onun ana sebebi ise tembelliktir. Unutmayın, “dilenciler mahşer yerine yüzlerinin etleri dökülmüş, kemik ve iskelet halinde geleceklerdir” buyurmaktadır. Yine bir seferinde yoksulluktan söz eden bir sahabesine Resulullah (SAV) evinde neyin var buyurdu. Adam bir kilim, bir ibrik, bir iki basit eşya dedi. Git ibrikle kilimi getir buyurdu. Onları sattı. İp-urgan-bir balta alıp adama verdi. Git odun kes ve sat, buyurdular. O adam bunu yaptı dilencilikten kurtuldu ve zekat verir bir duruma geldi. Bu çalışma ile oldu. Bugün günümüzde işsizliğin çoğu, iş beğenmeme, kolay iş arama, işinde sebat etmeme ve ücreti az bulma gibi sebeplerdendir. Azimli ve de istekli hiçbir kimse isterse mutlaka kendine bir iş bulur, bulmalıdır. Başkasının sana verdiği bin kuruş sadakadan, kendi alınterinle kazandığın bir kuruş daha hayırlıdır. Çalışan insanın başaramayacağı iş, ulaşamayacağı hedef yoktur.

Meşhur Türk hakanı Timurlenk bir harpte kıpırdayamayacak derecede çok yerinden yaralanıyor. Etrafı otlarla kaplı metruk bir kalenin duvarının dibinde otların içine saklanıyor. Orada uzun zaman aç ve susuz kalıyor. Bu sırada oradaki buğdayı kale duvarına tırmanarak yuvasına taşımak isteyen bir karınca görüyor.

Karınca tam duvarı aşacağı sırada geri düşüyor, karınca (misal) 99 kez düşüyor. Ama usanmıyor aynı işe devam ediyor ve yüzüncüde kale duvarını aşıyor. Karınca karınca iken bu azimli iradeyi gösteriyor deyip bundan ibret ve güç alarak dayanıyor, direniyor ve yine devletinin başına geçiyor. Unutmayalım ki, dünyada çalışmakla başarılamayacak iş yoktur. Ancak zaman alır. Yeter ki insan sıhhatli olsun. Çalışmalıyız, çabalamalıyız, kazanmalıyız insanlara iş ve aş verecek duruma gelmeliyiz. Ancak asla paranın da esiri değil efendisi olmalıyız. Para cep içindir, asla kalp için değildir. Kalp ise ancak ulu Allah içindir. Kainata sığmayan Mevla mü’minin kalbine sığmaktadır. Resulullah mümin için mal, mülk, zenginlik, saltanat servet devlet için ne iyidir, ancak fasıklar ve menhiyat yollarına harcanan varlık sahipleri ne kötüdür, buyurmuştur.

Bizin anlatmak istediğimiz çalışma, kazma küreğin ötesinde, ilim ve yüksek teknolojiye dayalı organize araştırma mahsülü bir çalışmadır. Netice: Veren el olmak için çalışmak lazımdır.

-Dünyada rahat etmek için çalışmak,

-Ahirette ebedi saadet için çalışmak,

-Boş durmak, tembellik yok, durmak yok, işe devam,

-Konuşan değil, çalışan bir millet olmalıyız. Zenginlik gurbeti vatan, fakirlik vatanı gurbet eder. Hazıra hazine dayanmaz.