Dua, insanoğlunun yaratılıştan genlerinde ve ruhunda mevcut olan sonsuz ilahi gücün, insan ömrüne yansımasının ilahi bir tecellisidir.

Kişileri 24 saat kuşatan ve onları bir zırh gibi bütün kötülüklerden koruyan, tüm iyilikleri mıknatıs gibi çeken, müminin en büyük güvencesi ve sigortasıdır.

Yüce Allah’ın insanlara ikram ettiği nimetlerin en büyüklerinden birisidir. Bakınız Yüce Allah cc. Hz. Bakara Suresi 186. Ayetinde ne buyuruyor:

“Ey Muhammed SAV. Kullarım beni sana sorduklarında onlara de ki; Ben onlara, şah damarlarından daha çok yakınım. Bana dua ettikleri vakit dua edenin duasına karşılık veririm, dileğini kabul ederim. Öyle ise kullarım bana yürekten inansınlar ve bana güvensinler ki doğru yolu bulabilsinler” buyurmuştur.

Demek ki gerçek manada ulu Allah kendisine sağlam bir inançla iman eden, Allah’a güvenen, Allah’da dayanan, yüreğinden süzülen meşru istek ve arzularını ulu Allah’a, halini arzedenlerin dualarını kabul edeceğini bu ayette ve buna benzer Kur’an’da 200’den fazla ayetlerde bizlere müjdelemiştir. Kişinin en son dayanağı ve ümidi duadır. Dua ile ulu Allah’a halini arzetmeyen hiçbir insan düşünülemez. Duasız insan yoktur.

*

Şunu kesinlikle herkes biliyordur ki; dünyanın tapusu senin olsa, ister köle, istersen kral olsan, dünyanın bütün bilgilerini, fenlerini, teknolojilerini hepsini beyninde cemetsen, yine acizsin, yine de zayıfsın. Yine de Allah’a muhtaçsın. Öyle değil mi?

Üzerimize gelen her belayı her zaman defedebiliyor muyuz, yaşlılığı engelleyebiliyor muyuz, kendi kendimize yeterli olabiliyor muyuz, her arzu ve isteklerimize her zaman ulaşabiliyor muyuz? Yani, ölüme dur deyip ondan kurtulabiliyor muyuz? Hayır. Bırakınız bunları, hain şeytana bile karşı koyamıyor, zalim nefsin şehvet, şöhret, sufli, çirkin, çirkef, fena arzularını engelleyebiliyor muyuz? Genellikle hayır. Yani, dikkat; kullar aciz, Allah cc mucizdir. Öyle ise aciz olan kulları, muciz, sonsuz kudret ve kuvvet sahbi olan ulu Allah’a muhtaçdırlar. İşte dua ihtiyacın giderildiği ilahi makama halimizin arzedilmesidir. Allah razı olsun, sonsuz teşekkür ederim, sağol, varol, Allah yokluğunu vermesin ve benzeri sözler duanın en aşağı derecedeki sözleridir. Duanın en üstün şekli ise gece yarısı kalkıp iki rekat hacet namazı kılıp coşkun bir yürekle gözyaşları ile halini ve dua ettiğin kişilerle ilgili hayırlı niyetlerle ulu Allah’a arzetmektir ki, bu dualar asla ve asla geri çevrilmez. Binlerce kez denenmiş ve sınanmıştır.

*

Kainatın efendisi, yaratılanların en yücesi olan Hz. Muhammed SAV. “Günah çıkmadık ağızdan dua ediniz.” Sahabiler sormuşlar. “Kul olur da günah çıkmadık ağız olur mu, ya resulallah?” R.SAV buyurdular; “Sizler birbirinize gerçekten ve yürekten dua ederseniz, sizin dualarınız günah çıkmadık ağızdan yapılan dua olur. Çünkü herkesin işlediği günah, işleyene yazılır. Onun için sizin başkalarına yaptığınız dualar onlar için günah çıkmadık ağız olu. Bu sebeple müminler daima birbirlerinin hayır dualarına muhtaçtırlar. Bu dünyada komşu komşunun külüne muhtaçtır. Kullar da kim olursa olsunlar duaya muhtaçtırlar. Özellikle de duaları makbul olan peygamberimiz, ana-babalarımız, evliya, Allah’ın sevgili kulları, ilmi ile amil alim ve hocalarımız, garipler, yetimler, öksüzler, şehitler ve masum günahsız insanlar dilsiz hayvnların duaları çok makbul ve geçerlidirler. Onun için herkes birbirine, bize dua edin, bizi duadan unutmayın, şu haldeyim bana duanızı esirgemeyin demek suretiyle bu yüce kişilerden dualar beklenir ki, insanlar arasındaki sevgi bağlarını güçlendirdiğinden son derece de önemlidir. Onun için kişiye bir kişinin bedduası çok , milyonlarca kişinin ona yaptığı dua azdır demeli. Yani beddua edenimiz olmamalı, duacılarımız çok olmalıdır. Dinin temeli, ibadetin özü, hayır duadır. İlahi gizli hazinelerin anahtarı ise hayır duadır. Çünkü duanın açmadığı kapı, kapatmadığı şer kapısı yoktur.

*

İnsanlar genelde kendilerinden birşeyler istenmesini pek hoşlanmazlar. Oğlun, kızın bile olsa senden sık sık çok şeyler istiyorlarsa, eh, yeter artık derler. Ama ulu Allah öyle mi? Ne kadar çok isterseniz o kadar memnun olur, hoşlanır ve verir. İstemeyenleri ise sevmez. Çünkü Allah’tan istememek, isyan sayılır. İşte dua; istemenin en açık belgesidir.

Dua müminin silahı, sadaka belaların engeli, ömrün bereketidir. R.SAV. kader dualarını aşan iki üstünlükten birisi sadaka, ikincisi duadır. Bunların önünde engel yoktur. İbadetlerimizin tamamı duadır. Fatiha Suresi Kur’an’ın anahtarıdır. Tamamı duadır. Günde namazda 40 kere okuyoruz. “İyyake nağbüdu ve iyyake nestain” yani “Ey ulu Allah’ım, ancak sana inanır, ancak sana ibadet ederim, ancak senden yardım dilerim” diyoruz.

NETİCE

Dua her müminin, hatta her insanın ömür boyu olmazsa olmazlarından bir halidir. Her zaman, her yerde yapılabilecek bir ibadettir. En kutsalı ve makbulü olanı ise gece yarısı evlerde, camilerde, mukaddes yerlerde yani her yerde mübarek gün ve gecelerde kimsenin olmadığı zamanda yapılması daha makbuldür.

Darda, bunda, zorda, sıkıntıda, streste, imkansız ve çaresizlikte, geniş zamanlarda dua etmek her insanın muhtaç olduğu bir iştir. Dar zamanlardaki dualar, çok daha makbuldür. Dua, bizim imdadımıza yetişir. Kimde, kimsede ne olduğu bilinemez. Bunun için ayrım yapmadan bütün insanların duası alınmalı, herkese de hayır dua etmeli, böylece toplumun hayrına hareket etmiş oluruz, Ve de devamlı olmalıdır. Çünkü dua, insanları Allah’a yönlendiren imkanlar tarafından sevilmesini sağlayan çok önemli bir ibadettir. Aslına bakarsanız Kur’an’ın bütün ayetlerinde bir dua şekli vardır. Bütün peygamberler, büyük insanların duaları Kur’an’da bildirilmiştir. Demek ki, dua=insan, insan=duadır.