24-İslam dini kadınlara en yüksek payeyi vermiş, kadınlarımızı baş tacı etmiştir. Çünkü kadınlar neslin devamının ana sebebidir. Bütün başlar, anaların ayağı altındadır. R.SAV. “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurmuştu. Anaların evlatları tarafından ayakları öpülse yine de anaların hakkını ödeyemezler. Kadın, anadır. Şefkat ve merhametin kaynağı analardır. Merhamet yüz derece ise yüzde 90’ı kadınlarda, analarda, gerisi erkeklerdedir.
Bu günün demokratik hak ve hürriyetlerinin alabildiğine savunulduğu, feminizmin kadın erkek eşitliğini de aşıp kadınların daha üstün olduğunu ispata çalıştığı bir dönemde İslam’ın kadınlara gerekli değeri vermediği saçmasını ileri sürebilirler. Bu insanlar geriye doğru dönüp ortaçağa doğru bir baksalar, Avrupa ortaçağında kadınların insan bile sayılmadığını, kadınlar şeytandır diye yakıldığını, köle diye çırılçıplak, perişan mal gibi satıldıklarını, sadece şehvet aracı olarak kullanıldıklarını görecekler. İslam’ın gelmesi ile bu rezaletlerin kökünün kazındığını göreceklerdir. İslam’ın kadınlara verdiği imtiyazları bir maddede anlatmak mümkün müdür? Kız çocukları diri diri toprağa gömülürken İslam bu cinayeti şiddetle yasaklamış, kadınları ana, baş tacı etmiştir. Sözü uzatmak için İslam’ın kadınlara verdiği hakları saymıyorum. Ancak sosyal güvenlik bakımından erkek hangi hakka sahipse kadın da en az onun kadar sosyal güvencede hak sahibidir.
Ailenin bütün ihtiyaçları erkeğe aittir. Hatta o kadar ki kadın öz evladını emzirmek zorunda bile değildir. Baba evladına para ile süt anne tutmak zorundadır. Elbette ki her ana evladını zorunluluk dışında kimseye emanet bile etmez. Yani onu sütü ile beslerler. Kocasından ayrılması durumunda mihir denilen nafakayı kocası üstlenecektir. Çok eleştirilen İslam’da çok evlilik bir ruhsattır, zarurettir. Bu dahi kadınları harp, darp, zelzele, afet, salgın hastalık vs gibi erkekleri ölen kadınların namus ve haysiyetlerinin korunması için kendi istek ve arzuları ile ikinci eş olabilirler. Yoksa İslam’da esas olan tek eşliliktir. Maalesef erkeklerin kötüye kullandıkları ve kadınların da kandırıldıkları bir husustur. Asılda tek erkeğin tek eşli olması ana kuraldır.
25-İslam’ın diğer dinlere nazaran üstünlüklerinden birisi de, insan tabiatına muzır, zararlı olan her türlü içki, kumar, uyuşturucu, insana önceleri keyif veren ilerledikçe insanın bedenini ve ruhunu hareketsiz hale getiren, hatta öldüren bütün kötü alışkanlıkları yasaklamasıdır.
Bu konularda gerek ayetler ve gerekse R.SAV.in çok açık net emirleri vardır. Bu gibi işlerin şeytanın ameli, işleri olduğunu beyan eder ve bunlardan şiddetle kaçınmayı kurtuluş sebebi sayar. Bugün Avrupa toplumunu mahveden iki kötü işten birisi su gibi içki ve uyuşturucu kullanımının bebek yaşlara kadar inmesi, ikincisi, nikahlı, nikahsız yaşamanın yani zinanın fert ve topluma getirdiği yıkımdır.
12-13 yaşlarındaki kız çocuklarının kimden olduğu belli olmayan zinadan doğan bebeleri olduğu aşikar görülmektedir. Almanya’da, Avusturya’da, Hollanda’da, Belçika’daki çocuk ıslah evleri, rehabilitasyon merkezlerini ihtiyar, engelli ve güçsüzler yurtlarını gezdim. Bu acı halleri gördüm. Avrupa’daki Türklerin en birinci sorunlarının çocukları bu pisliklerden nasıl koruruz ve kurtarırız olduğunu bizzat gördüm. Diskolar fuhuş yuvası haline dönüşmüş, isteyen arzu ettiğini istediği gibi hudutsuz tatbik ettiği geçici tatminlere zavallı gençlerin çocukların içine düştükleri bu acıklı hallerini yüce İslam dini 1500 sene önceden görüp bilmiş, insanlığı bu dertten korumak için bu pislikleri yasaklamış, insanlığı yasak zırhı ile korumak istemiştir.
26-İslam dininin bir farklı özelliği de bütün kirliliklerin her çeşidine karşı korunmanın önemini savunması, temizliği hayranlık derecesinde önemsemesidir.
Mikropların keşfedilmesinden çok önceleri bu tehlikeye karşı koruyucu tedbirleri almıştır. Abdest, gusül, sıhhatin temizlik yoluyla korunması için yemekten önce ve sonra ellerin yıkanmasını tavsiye eden bir dindir. R.SAV. Efendimiz, temizliğe dikkat edenin ömrü uzun olur, buyurmuştur. (Ebu Derdadan nakledilmiştir.)
27-İslam dini, hür teşebbüse, özel mülkiyete rekabet esasına dayalı, halkın menfaatlerini amaçlayan bir dindir. Zekat, sadaka, vakıf müesseseleri ile halktan kazanılanın halka verilmesi esasını benimsemiştir. Her konuda eşitliği amaçlarken yüce dinimiz bunun ancak paylaşım kültürü ile sağlanabileceğini de açık dille bildirmiştir. Hür teşebbüsle elde edilen kazançların mutlaka meşru yollarla elde edilmesi ve mutlaka helal olması gereklidir. İslam dini dünya-ahiret dengesini gözetir. Herşey ne dünya içindir ve ne de ahiret içindir. Hem dünya hem ahiret içindir. Dünya için ahiretin, ahiret için dünyanın terk edilmemesini, ikisinin de kazanılmasını gaye edinmiştir. Emir ve nehiyleri hep bu yönde olmuştur.
28-Müslümanlık, müslim, gayrimüslim fertler, kurumlar ve devletler arasında olan sözleşmelere verilen özlere yazılı veya sözlü olsun bütün verilen vaatlere sadakati emreder. “İnnelahde kane mesule” herkes verdiği sözden sorumludur. Ey iman edenler, yaptığınız sözleşmelere, vaatlerinize sadık kalınız, gibi Kur’an ayetleri buna yöneliktir. Yani sözde durmanın bir Müslüman olarak olmazsa olmazlarıdır. Çünkü toplumun sağlam yapısı bu kuralın uygulanması ile mümkündür.
29-Her Müslüman vatanının, yurdunun hak ve hürriyeti uğruna gerektiğinde vatan, bayrak, din, ezan uğruna canını seve seve verebilecek nesiller yetiştirilmesini emreder.
Vatanı uğruna canını veremeyen nesillerin yaşama hakkı yoktur. Özdeyişi ile özetlenmektedir. İstiklal uğruna canlarını verip şehitlik gibi çok yüce mertebelere ulaşacaklarının garantisini sunmaktadır. Vatanın milletin istikbali ve istiklali tehlikeye düşerse kadın erkek ayırımsız sathı müdafaa herkese farzdır.
30-Halk idaresi olan Cumhuriyet ve onun bir açılımı olan demokrasiye uygun umdeleri ihtiva eden din İslam dinidir. Çünkü İslam dini, istişare, danışma esasına dayalı yönetim şeklini benimsemiştir. Bunun açılımı ise halkın hür iradesi ile seçilen seçilmişlerin Allah’ın emri doğrultusunda halka hizmet etme esasıdır. Bu sistemde insan hak ve hürriyetleri, başkalarının hak ve hürriyetlerini tehdit etmediği, günah, sevap kuralının sonuçları itibari ile mükafat ve mucazatı (cezalandırma) katlanmak şartı ile herkes hareketlerinde serbesttirler. Bu sistemin iyi yönde hareket edenlerin ödüllendirilmesi, kötü yönde hareket edenlerin cezalarının katlanması gerekmektedir ki, bunlar hür iradenin zorunlu bir sonucudurlar.
Netice itibari ile İslam fıtratına, yaşayışına en uygun umdeleri, buyrukları, kuralları içeren tek din kutsal İslam dinimizdir.
Bir seri makalelerle dinimizin diğer dinlere göre üstünlüklerinden denizden bir damla misali anlatmış olduk. Demem şu ki, yaşamak, mutlu olmak, dünya ve ahiret saadetini elde etmek isteyen her mümin bu kuralları hayatına düstur edinmelidir. Nefsini ve neslini bu doğrultuda eğitenler asla pişman olmayacaklardır.
Hele bazılarının kasıtları yoksa yanılgılarından yüce dinimizi mevzi olaylarla karalamaya kalkışmaları ahmaklıktan başka bir şey değildir. Nefsinin esiri olmuş, günah deryasında boğulmak üzere olan insanlar her devirde bulunmaktadır. Kötü hal hiçbir zaman örnek olmaz. Onun için İslam’ın müşfik, şefkat dolu kolları umalım bu insanları da kucaklayacaktır. Çünkü İslam berrak bir okyanustur ki, temizlemediği günah kiri yoktur. Müjdeler olsun inananlara.