AĞA-ÇOBAN HİKAYESİ

Hani bir söz vardır; “Her zaman Kur’an olmaz. Bazen de horon olur” derler. Bazen esprili olaylarda da hayatın incelikleri gizlenebilir.

İşte bir espri;

Ağa çobana ortaklaşa bakmak üzere yarı yarıya 100 koyun alıp veriyor. Sermaye ağadan, hizmet çobandan, kâr ortak olacak. Koyunların kârı ortak. Koyunları emanet eder. Çobana; “dikkat et, emanetin ipi çürük olur, yanlış bir iş yapma” diyerek önemle tembih eder ve anlaşırlar. “Hadi oğlum, mal benden, hizmet senden” der. Aradan bir yıl geçer. Ağa yıl sonu çobana, “getir kârı bölüşelim. Bir yıllık hesabı ver” der.

Çoban (ortakçı) hain çıkmıştır. Çoban koyunları satmış, parasının üstüne de yatmış. Elinde bir koyun derisi, bir bakraç d yoğurt ile ağanın huzuruna çıkmıştır. Ağa çobana, “herhalde 100 dişi koyundan 100 kuzu, güzün 100 toklu olmuştur. 100 de koyun=200 inşallah” demiş. Çoban tam üzün, bitkin ve acımalıyazılan bir senaryoyu oynar gibi; “Ağam, durum anladığın ve umduğun gibi değil. Bu sene bizim için uğursuz bir yıl oldu.” Ağa; “Ne oldu” demiş. Çoban: “Ağam, şiddetli yağmur yağdı. Gök çatladı. Gök gürültüsünden 72’sinin ödü patladı. Önde gitti baş toklu. Arkasından 5 toklu. 10’unu verdim kasaba onunu da sen katma hesaba. Kurt kaptı birisini. Birisinin de getirdim derisini” deyip, elindeki deri ile bir helke yoğurdu ağanın önüne koyar. “İşte kârımız” der. Bu saçmalığa sinirlenen ağa yerdeki yoğurt dolu balmacı eline alır ve çobanın başına geçirir. Yoğurtlar çobanın yüzüne doğru akar. Çoban “Ağam, hesaba bir bak, 72+1+5+10+10+1+1=100 toklu. Anaları tamam. Hesap da tamam. Elleri ile yüzündeki yoğurdu silerken “Elhamdülillah, yüzümüzün akı gönlümüzün pakı ile hesabı verdik” der ve ağayı kandırdığını sanır.

Genellikle eskiden Çorum’da şehirliler köydeki ortakları ile böyle koyun keçi, mal, inek, tarla ortaklıkları yaparlardı. Şimdi de var. Başlangıçta anlaşmadan; “Ağa bak, ortak işin sonu çoban-toklu meselesine dönmesin” diyerek ortakçıyı uyarırlardı. Tabiki her ortakçı böyle olmaz, olamaz. Orada birileri de böyle yanlışlar yapabiliyorlar. Bu ve benzeri yanlışlıklara karşı önlem almak daima tedbirli bulunmak zorunludur. En azından bizi sorumluluktan kurtarır.

GÜZEL SÖZLERE DEVAM EDİYORUZ

-Her sefine yüzer amma, Nuh’un gemisi başka. Hüdanın Mustafası çoktur amma, Muhammed Mustafası başka. Dehşet verir insana geçerken tabut, Hacerdir aslında fakat zinettir Yakut (taş).

-Elif okuduk ötürü, Pazar kurduk götürü, Yaratılanı sevelim, Yaratandan ötürü (Yunus Emre)

-Görenedir görene, hakkı görüp bilene, adam bakıp görmezse, köre nedir köre ne.

-Az bela sanma gönül hasedi, mahveder insanı kendi hasedi.

-İnsan kendisini teskiye etmemeli (temize çıkarma) çünkü her hata yapabilir. İnsan beşer, her an şaşar.

-Zalimlere dedirtir bir gün kudreti Tallahi lekad öserekallahü Mevla Aleyna. Yani; Kardeşleri Hz. Yusuf’u kuyuya atıp sonra kervancılara köle diye sattıktan sonra Hz. Yusuf A.S. Mısır’a Sultan olunca kardeşleri kıtlık, yokluk, açlık neden iile Mısır’a gelip Hz. Yusuf’un satanatını görünce kardeşleri Hz. Yusuf’a hitaben; “Allah’a yemin ederiz ki, Allah seni bizden üstün kılmıştır. (Yusuf Suresi 91. Ayet) dediler. Zalim daime zulme giriftar olur, ev yıkanın hanesi viran olur.

-Huyu güzel olan kişi, daim hayır olur işi.

-Sabır bir taç imiş lütfu hüdadan, giy-ol-tacı

-Alim ile hemdem olmak gülüstana girmektir. Koklayacak gül dalından güllerini dermektir. Cahil ile hemdem (beraber) olmak sahayı hara (dikenli saha)ya girmektir. Yoktan huzurun bozup bin belaya girmektir.

-Dünya bir Pazar, insanlar hezar. Ol garip iştir ki mezarını binlerce insanlar kazar. Öyle ya, ana rahminden geldik bazara, bir kefen aldık girdik mezara.

(SÜRECEK)