Şeytan feryad etmiş. Ah, ah, kalem insanın elinde beni çirkin resmedior. Benim aslında huri melektim. İnsanın yüzünden şeytan oldum ve onu kendime benzetmem benim gıdamdır.

-İhtiyar, genç delikanlıya dikkatle bakmış. Delikanlı ne bakarsın dede. Bende bir eksik mi gördün ihtiyar. Hayır oğlum, sende gençliğimi arıyorum, bulamıyorum ve ona yanıyorum. Sen sonra yanma, iyi düşün, der.

-Ey padişah, hapishanedekileri sık sık ziyaret ve teftiş et. Çünkü oraların da masum, suçsuz kimseler bulunabilir. Onların ahından sakın.

-Süleyman gibi tahtın üzerinde havada uçsan sonun kara topraktır.

-Emevi halifesi Ömer B. Abdülaziz ki, (Hz. Ömer’in oğlu Asım’ın oğlu Hz. Ömer’in torunudur, dedesi gibi adil ve zahit idi)

Ömer B. Abdülaziz’in bir yüzüğü var idi. Paha biçilmez, bir sarayı satın alacak değerde idi. Gördüm ki mahalle çocukları sokakta ekmek kırıntısı arıyorlar. Hemen o yüzüğünü sattı. Aç ve susuzlara aşhaneler yaptırdı. Sebebini soranlara, evlat sokakta aç iken baba evde nasıl et yer. Ben saray yerine kulübede otursam olur. Ama evlatlarım olan halkım nasıl aç durabilir, dedi.

Gerçekten İslam tarihinde Hz. Ömer’in hilafetinde, asrı saadette ve Emevi halifesi Abdülaziz’in iki senelik hilafetinde o devirde zekat verilecek fukara yokmuş. Devlet hazinesi dopdolu imiş. Zekat vermek için hangi kapıyı çalsan, benim ihtiyacım yok, komşuya götür, derlermiş.

-Ey oğul, demiri tavında döv. Tandır kızgınken ekmeğini pişir. Yazın söğüt gölgesinde dere kenarında sefa ile geçirenler, kışı soğuğunda agobun ... gibi titrerler.

-Ağaya hizmet etmeden ağadan himmet beklenmez. Allah’a ibadet etmeden cennet bekleyenler rüzgrın önünde uçuşan daneleri kapmaya çalışan kuşlara benzerler.

-Sbaaha kadar rahat yatağında uyuyup bekçinin davulu ile uyananlar, bekçinin uykusuz geçen gecesini nereden bilecek.

-Dostları zindanda ah çekenlerin gülüstanda gül dermesi, toplaması ne mümkündür. Ruh esirken beden çalışmaz.

-Zalimin uykusu masumun ibadetinden hayırlıdır. Çünkü zalim uyurken kimseye zulmedemez.

Haccac-ı Zalim (Emevi halifesi(!) Abdulmelik’in Irak Valisi ve ordular başkomutanı 125 veya 150 bin kişiyi sorgusuz öldüren, ölüleri bacadan çıkaran birisi) yüce bir bilgeye sormuş: “Söyle bakalım ey üstad; Benim için hayırlı olan nedir” der. Abit Zahit olan bilge kişi; “Ömrün var da yaşarsan, senin devamlı uyuman, gündüz ibadet etmenden hayırlıdır. Eğer ecelin gelmişse senin ölmen senin için yaşamandan daha hayırlıdır” deyince, Haccac, “Vurun şunun boynunu” diyor. Haccac’ın yanındaki muhasipler, adamları, danışmanları, “efendim, soralım arif kişiye, bu cevapların sebebi nedir”. Arif cevap verir; “Ey Haccac, siz gece gündüz uyursanız, halkımız bir ferahlık bulur. Çünkü siz uyurken kimseye zulmedemez ve onları öldüremezsin. Onun için senin uykun uyanıklığından sana daha hayırlıdır. Ölümün ise sana daha hayırlıdır. Bir an önce ölürsen, halk bir zalimden kurtulur, sen de öldüğün için günah işleyemez ve günahını azaltmış olursun. Yalansa vur boynumu, doğru ise adil ol” der.

-Nasihat dinlemeyen insan, bindiği dalı kesen kişiye benzer. Bile bile uçuruma gider.

-En adil makam, kabir, mezardır. Orada fakir de zengin de eşittir. Hepsi toprağa yatar.

-Yol bilen yaya yol bilmeyen atlıdan önce menzile erken varır.

-Ey oğul, dünyadan vefa umma. Eğer dünyanın vefası olsaydı, ölüm olmazdı. O zaman insanlar tellallarla ölümü ararlardı. Çünkü ölüm paklıktır.

-Ecele ilaç, yorguna kulaç (denizde yüzerken) fayda etmez.

-Mahkeme kadıya, saltanat krala mülk olmaz. Geçicidir.

-Dünya dilber gibidir. Seni yer bitirir. Sonra öbürlerini.

-Unutma ey oğul. Bu dünyada bir düşman çok, bin dost azdır.

-Hamamda ıslık çalarak el bebek gül bebek yetişen çocuk, harpte tilkiden kaçar.

-Devletler kalemle, ordular kılıçla silahla ayakta durur.

-Kurtlar birbirine düşünce, koyunlar rahat eder. Köpek uyursa sürüye kurt dalar.

(Sürecek)