Şimdi torunları Dr. İhsan Emre, İlhan ve diğerleri özellikle de torunu Hasan Emre aynı dedesi ve babası gibi bu yolda yürümektedirler. Rahmetlik yağcı Mustafa Emre’nin de birçok hayır işlerini biliyorum. 2000-2002 yıllarında Karakeçili camisinin ilave bölümü 800 metrekare yaptırırken defaatle ton ton demir ve çimentoları gönderdiğine şahidim. Oğlu Hasan efendi de gücü nisbetinde dedesinin ve babasının yolunda yürümekteler. Allah hepsinin yolunu açık etsin. Bütün hayır ve hasenat sahiplerinin tuttukları taşları altın etsin diyorum.

*

ŞEYH SADİ ŞİRAZİ’NİN İLİM, İRFAN, HİKMET VE İBRET DENİZİ OLAN ÖLMEZ ESERİ BOSTAN VE GÜLÜSTANINDAN NUR DAMLALARI...

Bizler hikmet ve ibretli yaşanmış olaylardan ders alarak hayatımızı tanzim etmek, hem bu dünyada hem de ebedi olan öbür dünyada mutlu olmanın peşindeyiz. Bu nedenle R.SAV.in “Hikmet, ilim müminin yitiğidir. Onu kimde nerede bulursa oradan alır” yol gösterici mübarek sözlerinden ilham alarak, bilginin, hikmetin ve ibretin rehberliği doğrultusunda olgun bir hayat yaşamanın peşindeyiz. Onun içindir ki, bu uzun yazı dizimizi kaleme alıyoruz. Her makaleyi yazabilmek için kim bilir kaç kitabın tozlu sayfalarını karıştırıyoruz. Yani bu yazıların bir gayret ve emekle yazıldığını ifadeye çalışıyoruz.

-

Sadi’nin eserinden NUR DAMLALARI isimli yazımıza geçmeden konunun daha iyi anlaşılması için yazar ve eser ihakkında bilgi sunmak gerekir.

Şeyh Sadi Şirazi; güzel Anadolumuzun erenlerinden Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Hacı Bayramı Veli gibi önemli olan İran edebiyatının üstadlarından, hatta Firdevsi Hafız ve Sadi üçlüsünden birisidir. Yani, İran’ın Fars edebiyatının en üstün şair ve yazarlarından birisidir. Mevlana gibi Mesnevi edebiyatının dünya çapında duayenlerindendir,

İran’ın Şiraz kentinde Hicri 606, Miladi 1184 doğmuş, Hicri 694, Miladi 1272 Şiraz’da vefat etmiş, bu hesaba göre 88 yıl yaşamıştır.

Gaznevi, Selçuklu, Moğol gibi 3 büyük devlete şahit olmuştur. Bağdat’ta Nizamiye Medresesinde uzun yıllar tahsil görmüş, o zamanın bilinen dünyasını gezmiş, ömrünün çoğu seyahatlerle ve devletin yüksek kademelerinde hizmet vetmiştir. Neticede Bostan, Bahçe sonra Gülüstan Gül Bahçesi adında 500+500 sayfalık müstesna eserlerini yazmış, bu iki eser kısaltılarak defaatle basılmış, Osmanlıcaya, Türkçeye, sonra bütün batı dillerine tercüme edilmiştir. Batının şarkla ilgili en iyi tanıdığı bilginlerden birisi olmuştur.

Eserler Mesnevi tarzında beyit=iki satırlar halindedir. Genelde dahiyane yazılmış hikayelerle hikmetler ve ibretler sergilenmiştir. Sadi, İslam büyüklerinden de birisidir. Eserlerinde İran şiasının tesirleri hissedimez.

Şeyh Sadi Şirazi ünlü eseri Bostan ve Gülüstan hakkında şunu söyler; “Ey bizim toprağımıza, mezarımıza uğrayan ziyaretçiler. Azizlerin toprağı için olsun şu söyleyeceğim sözlerimi hatırlayın. Sadi toprak olmuşsa da ne beis var. O zaten sağlığında da topraktı. Sadi rüzgar gibi dünyayı dolaştıysa da nihayet kendiini aslı olan kara toprağa teslim etti. Çok geçmeden toprak onu yiyecek, sonra da rüzgar onu dünyanın her tarafına savuracaktır. Mana gülüstanı açıldı. Hiçbir bülbül Sadi kadar terennüm etmemiştir. Böyle bir bülbül ölür de toprağından gül bitmezse hayret ederim.” (Sadi Şirazi)

Sadi bu ifadeleri ile Bostan ve Gülüstan isimli eserlerinin binbir çeşit renklerden cinsleri ile bir gül bahçesi olduğunu insana huzur ve gönül rahatlığına kavuşturacağını, onun için mutlaka okunup feyiz alınmasını öneriyor. Şark klasikleri, doğu kültürünü ihtiva eden (içeren) en önemli bir eser olan Bostan ve Gülüstan batıda en çok okunan ve bütün batı dillerine çevrilen eserlerden birisi ve en önemlisidir.

Mevlanamızın Mesnevi’si de öyledir. Genel anlamda hoşgörü iklimini içerdiği için bu ve benzeri eserleri insanlara ümit verdiği, cesaretlendirdiği, Allah’ın rahmetinin sonsuzluğunda insanların hata ve günah ve isyanlarının tevbe ile temizleneceği esasına dayanır ki, doğru bir yaklaşımdır.

(SÜRECEK)