İşte İmam-ı Yusuf hazretleri de bunlardan birisi. Hanefi mezhebinin ikinci imamıdır. Üçüncüsü İmam Muhammet, dördüncüsü İmam-ı Cafer’dir. Hatta Hanefi mezhebinin fetvaları -açıklamalı İslam hukuku- maddeleri çoğu kez İmam-ı Yusuf’un görüşüne göredir. İşte bu alim kişi, bizim mezhebimiz Hanefi mezhebinin baş bilginlerinden olup, Abbasi devletinin en güçlü halifesi olan Harun Reşit’in de KadiülKüdat (Hakimler Hakimi) Başkadı. Hem şer’i ve hem de müsbet hukuk, genel hukuku bilen sözü kanun olan demektir. Harun Reşit’le ailesi, eşi Sultan Zübeyde hanım arasındaki boşanma probleminin çözümü için Başkadı Ebu Yusuf’a müracat ediyor. Hoca buna bir çare bul deniliyor. 
Sorun; Harun Reşit’in hanımına “eğer sen cennetlik değilsen benden boş ol” demesi olayı. 3 talak söz konusu olayı, çetin İmam-ı Yusuf’un en geç 3 ay 10 gün içinde bu sorunu şeriata göre çözmesi gerek. Yoksa padişahın eşi, eşsiz bir eş boşanmış oluyor. İmam-ı Yusuf bir kişinin cennetlik olabileceğine ancak Allah karar verir. Fakat cehennemliklerin sebepleri olduğu gibi cennet ehlinin de Kur’an ayetlerinde bildirilen sıfatları, kuralları ile özellikleri var. Nedir bunlar;
1-Ahirete mutlaka imanlı gitmek.
2-Günahlarına tevbe etmek. Kul haklarından kurtulmuş olmak. Eğer imanla ölünebilse günahı kadar cezasını çeker ve eninde sonunda cennete girer.
3-Ayrıca her mümin ölen cennete gider. İmanı koruyan ameller ibadetler var. Bunları yapanlar cennetliktir. Arama netice, karar Allah’ındır. Allah asla vaadinden dönmez. Cennetlik sıfatlarını üzerinde taşıyanlara cenneti verir.
İşte İmam-ı Yusuf hazretleri bu genel çerçeve  içind eprobleme çare arıyor ve konu ile ilgili Kur’an’da ne kadar ayet, R.SAV.in ne kadar söz ve fiilleri varsa teker teker araştırıyor ve Rahman Suresi 36. ayette; problemin çözümünü buluyor. Ne buyuruyor yüce Allah bu ayette: “Hangi kimse ki mümin hakkıyla Allah’tan korkar (Allah’ın emrini yapar, yasaklarından kaçınırsa) Allah o mümin kuluna bir değil, iki cennet verir” ve yine Ali İmran suresi 133. ayet; “Allah mümin mütteki kullarına genişliği yerle gök arası olan cenneti hazırlamıştır” buyurur. Şimdi sorun; Zübeyde hanımın bu özellikleri taşımış olmasıdır ve bunların hakimin huzurunda yeminle yaşantısı ile isbatı şart. Bunun için sarayda geniş katılımlı halktan, bürokrasiden birçok insanın katıldığ ıbir sofra kuruluyor . Sofra öyle bir sofra ki, tabaklar altın, kaşıklar gümüş, masa kıymetli aksesuarlarla yapılmış, göz kamaştıran özellikte. Sofrada yemekten önce Zübeyde hanım ve padişah halife Harun Reşit’in davası görülecek, sonunda olay çözülecek ve bunun şükrüne yemek yenilecek, hayır dua edilecek. 
Program bu. Sofra kuruluyor. Misafirler, davetliler, saray erkanı, vezirler, paşalar  Bağdat sarayında toplanıyorlar. Mahkeme başlıyor. İmam-ı Yusuf başkandı. Baş hakim mahkemeyi başlatıyor. Konu ortaya dökülüor. Dava konusu Harun Reşit’in hanımını “sen cennetlik değilsen benden boş ol demesi” ile Zübeyde hanım, eşinden boş oluyor. Buna çare İmam-ı Yusuf gerekli açıklamaları yaptıktan sonra hükme karara esas olan mütalasını arzediyor ve Zübeyde hatuna Kur’an üzerine yemin veriyor. Allah’tan gerçek manada korktuğuna, saygısına, yüce Allah’a olan sevgisine ve bu uğurda gerekeni yaptığına ve yapacağına, Kur’an üzerine yemin et, diyorlar. Zübeyde hanım, inancı, ibadeti, hayır ve hasenatı ile bilinen bir hanımefendi Kur’an’a el basarak yeni ediyor ve bunu 3 kere tekrarlıyor. Bunun üzerine İmam-ı Yusuf (başkadı) kararı okuyor. Bu konudaki Allah’ın ayetlerini sıralıyor. Şu iki ayeti temel delil alıyor:
Hakiki anlamda her kim ki Allah’tan tam manasıyla korkarsa ve bu ümitle yaşarsa, Allah o kuluna genişliği yerle gök arası kadar olan bir değil iki cennet verir. (Rahman 36, Ali İmran 133) ayetlerini okuyor ve boşanma olayını hukuka, kanuna ve Allah’ın emri olan şer’i şerife uygun olarak çözüyor. Böylece sarayda çok büyük bir sorun olan bu olayı İmam-ı Yusuf hazretleri ilmi ve irfanı ile çözümleniyor. İşte bu olayın çözümündeki en etken olan Zübeyde hanımın ihlas ve samimiyeti olan inancı yaşantısıdır. 
(SÜRECEK)