MEVLANA HAZRETLERİNİN KOMŞU KİLİSE PAPAZI İLE İLGİLİ İLGİNÇ OLAN OLAYI DA ŞUDUR:

Mevlana hazretlerinin dergahının yanında o zaman bir de kilise ve kilisede görevli din adamları, rahip ve papazlar varmış. Mevlana her gün bu kilise papazları ile görüşür ve selamlaşırlarmış. Papazlardan birisi her zaman Mevlana’dan önce davranıp ona selam verir, hıristiyanlıkta eğilerek selam veriliyor. Birinci gün papaz eğilerek selam vermiş. Hz. Mevlana ona ondan biraz daha eğilerek karşılık vermiş. Derken son selam da Mevlana papazdan önce yere kapanmış. Bu durumu izleyen zamanın hasetçi ve şekilci din adamları, Mevlana’yı papaza secde etti, isbatlı şahitli diye zamanın Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat’a ulaşıp şikayet ediyorlar. Şikayeti ciddiye alan Selçuklu hakanı, sarayda Alaaddin Keykubat’ın huzurunda bir mahkeme heyeti kuruluyor. Mevlana hazretleri papaza secde etti ve dinden çıktı. Hıristiyan oldu gibi töhmet ve suçlamalar ile mahkeme huzuruna çıkarılıyor. Bir çok kişi Mevlana’nın aleyhinde secde ettiğini gördüklerini ifadelerinde söylüyor. “Ne olursan ol. İster ateşperest, istersen putperest ol, bizim kapımız ümitsizlik kapısı değildir, gel, yine gel” gibi hoşgörü örneği sözleri vs hususlar da davaya eklenerek Mevlana hazretleri ağır cezalara çarptırılmak, hatta irtidat (dinden çıkma) suçlaması ile idamı bile söz konusu oluyor.

Neticede; Mevlana’yı kendi öğrencileri dışında savunan olmuyor, idam denliyor. Tam bu sırada kendisine secde etti iddiasında bulunan papaz saraya geliyor ve Mevlana’nın halis-muhlis ihlas ve samimiyetli bir müslüman din alimi ve hikmet sahibi bir kişi olduğunu isbat için şöyle anlatıyor: Kilisemizle Mevlana dergahı komşuyuz. Mevlana hazretleri İslam’ın yüceliğini, Allah’ın sonsuz rahmet ve merhametini bana isbat için davranışlar sergiliyor. Ben ona karşı bir santim eğilirsem o bana beş santim eğiliyor. Sonunda beni geçmek için önümde yere kapanmak zorunda kalıyor ve bu hali ile İslam’ın hoşgörüsünü sonuna kadar isbat etmiş oluyor ve çoktan beri tetkik edip düşündüğümü sarayda ilan ediyorum ve huzurullahta ve sizlerin yanında müslüman oluyorum, deyip şehadet okuyup müslüman oluyor ve Mevlana hazretlerinin en doğru ve tek itimat edilir şahidi oluyor. Hz. Mevlana’yı kurtarıyor.

Bu olayı Mesnevi’de görmedim. Zaten Mesnevi’nin konusu da değil. 4000 sayfalık Mesnevi’yi 4 kere okudum. Amma Mevlana Hazretleri ile ilgili menkıbe, yaşanmış hikayeler oaylar olarak okudum. Burada esas olan, bu olaydan alınacak olan derslerdir.

Müslümanlar Mevlana’yı dinden çıktı diye şikayet ediyor. Papaz efendi müslüman olmak suretiyle Mevlana’nın suçsuzluğunu kanıtlıyor. İşte bu Hz. Mevlana’nın ve “Olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol”, “Nice insanlar gördüm üzerlerinde giysileri yok, nice elbiseler gördüm içind einsan yok” sözlerinin ihlas ve samimiyetle isbatı olayıdır.

Buna benzer olaylar her zaman mümkündür, olabilir. Bir zaman bir gazetede okumuştum. Ezanın Arapça okunmasının yasak olduğu bir tarihte mahallenin imamına kızan bazı mahalle sakinleri imamı şikayet ediyorlar. Ezanı Türkçe yerine Arapça okudu diyorlar. Maksatları imamı oradan attırmak. Ne gariptir ki bu iftirayı imam o mahalledeki kilisenin papazına anlatıyor. Papaz mahkemede olayın iftira olduğuna şahitlik yapıyor. Ne garip değil mi. Şairin son oğlunun acayipliklerini “insanoğlu putunu kendi yapar, sonra ona Tanrı diye tapar. Sonra onu satar” diyor. İşte bunların hepsi yozlaşmanın ilim-bilgi-kültür ve tecrübeden yoksun insanların ihlas ve samimiyetten uzak söz ve davranışlarıdır.

İlim iledir nizamı alem

Cehil iledir zevali alem.

(SÜRECEK)