Alışan kudurmuştan beterdir, derler. Tecavüzcü kişi bir gece kadının kapısını yine çalınca, gözcüler Gazneli hakanına anında haber verirler. Atına atlayan hakan gelir ve gizlice kadının evine girer. Zinacıyı yatağın ayatıran ve padişahın gelmesini bekleyen kadına hakan, mumu söndürmesini emreder ve gizlice yatak odasına girer ve günlerdir bilediği keskin kılıcını yatakta kadını bekleyen zalime indirir ve yatakla beraber zaniyi ikiye böler. Irz düşmanı kanlar içinde can verdi. Işığın yakılmasını emretti. Hemen bu zaninin kim olduğuna baktı. Baktı ki komutanlarından birisi. O anda bir şükür secdesi yaptı. Allah’a hamd ve şükür etti. Çünkü bu işi yapsa yapsa benim oğullarımdan birisi yapabilir ve kendisini baba şefkati nedeni ile öldüreceğini düşünürdü. Onunu için odadaki mumu söndürdüm. Bu işi yapan ola ki oğlum ise elim titrer, kılıcı vuramam diye ışığı söndürttüm der ve kadına hitaben sen bana bu olayı anlattığında bugün üç gündür yemedim. Sadece su içtim. Uyumadım. Hz. Ömer gibi adil olduğunu savunan bir hakanın ülkesinde böyle bir zulüm nasıl olur dedim ve bu işi yapan kişinin kendi oğlum olduğunu sandım ve onun cezasını kendi elimle vermeye de yemin ettim. Oğlum değilmiş, şükrettim.

Allah ayetinde; “Suç işleyenlerin suçları sabit ise; babanız, oğlunuz, yakınınız da olsa adaleti uygulayınız.” R.SAV. de, “En yakınınız bile olsa, en uzağınız bile olsa adil olunuz. Adalet zincirini bozmayınız. Sizden öncekiler suç işleyen yakınları ise bir bahane ile onu bağışlar, gariban birisi ise onu cezalandırırlardı. Bu yüzden huzurun temeli olan adalet ortadan kalkardı. Vallahi, kızım Fatıma da hırsızlık yapsa ve huzuruma suçlu olarak çıksa Allah’ın emrini yerine getirir ve elini keserdim” buyurdular.

Hak ve adaletin yeryüzüne hakim olması için suç işlemeyi adet haline getirenlere cezalarının verilmesi ile mümkündür.

Zalime, suçluya, asiye, hilekara, zani ve tecavüzcüye, tacizciye cezaların verilmesi zulüm değil, alemi ibret için adalettir. Yoksa ortalıkta huzur olmaz. Bu kadar anayasa, kanun, emniyet ve asayiş güçleri, bu husustaki çabalar, harcamalar toplumun mutluluğu ve huzuru içindir. Adaletin olmadığı yerin karanlık olması gibi işte büyük hakanı Mahmud Gaznevi Sebük Tegin’in bu husustaki ihlası, samimiyeti, adaleti, imanı, dünyada asil bir yönetici, ahirette de inşallah adil bir hakan olarak Allah’ın rızasını almış bir cennet eri olacaktır. Adalet insanı yüceltir. Ne mutlu anlayana.

*

CİMRİNİN SONU

Cömertlik, bir kişinin üzerinde taşıdığı en büyük madalyadır, onurdur, itibardır. Sevilmenin ve sayılmanın ana unsurudur. Gün gelir insan her şeyini kaybedebilir. Ancak zamanında cömertliği nedeni ile kazandığı itibarı hiçbir zaman kaybolmaz. İnsana en çok dost kazandıran kişinin her yerde bir dostu olmasını sağlayan bir güzelliktir. Cömert insan ne kadar günahkar olursa olsun insanlar tarafından herşeye rağmen çok sevilen kişidir. Pislikleri, kiri, pası su ile yıkarlar. Günahları ise cömertlik temizler. Ulu Allah mümin ve cömert kullarının her iyiliğinin karşılığına bire 700 sevap verir. (Bakara 261)

En çok sevap cömertleredir. Ahiretteki ödüller ise dünya lisanı ile anlatılamaz oranda yücedir. Cimrilik ise tam bunun tersidir. Cimriler dünyada en sevimsiz kişilerdir. İtibarsız ve sevimsizdirler. Ahirette ise yüce Allah’ın kendilerine itibar etmediği kişilerdirler. Ne kadar ibaret ehli olsalar da mutlak cehenneme gireceklerdir. Sebep cimrilikleridir.

Allah’ın en yüce sıfatı rahman, Rahim, Kerim sıfatlarıdır ki, bunların hepsi cömertliktir.

Mevlana ne diyor; Cömertlikte güneş gibi ol, kusurları örtmede gece gibi ol, alçakgönüllülükte toprak gibi ol. Sabahleyin güneş doğar, bütün kainatı ısıtır ve ışıtır. İnanan inanmayan, asi olan, itaat eden, mazlum-masum zalim ve günahkar diye kimseyi ayırmaz. Hava da, su da, toprak da hep böyledir. Kişi hür iradesi ile tercihini yaptığından dünyevi ve uhrevi sorumluluğunu yüklenir.

(SÜRECEK)