AMELİN AZ OLSUN AM ASAMİMİ VE DEVAMLI OLSUN

(Beni İsrail’den -Hz. Musa’nın Kavmi- köpeği sulayan kadının bağışlanması ve cennete gitmesi olayı...)

Gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse Hz. R.SAV.in sözlerinde (Hadis şeriflerde) zaman zaman tarihte geçmiş ibretli, hikmetli, uyarıcı, yol gösterici birçok olaydan söz edilir. Örneğin Kur’an’da Hz. Yusuf’un Züleyha annemizle olan olayı. Köle diye satılmışken Mısır’a sultan olması. Hz. Musa devrinde zenginlikte o zaman dünyada bir eşi olmayan, hazinesinin anahtarlarını –letenne bilusbe- yani 144 devenin taşıdığı Karun’un malı ile birlikte yerin yutması. Yüzlerce olaydan sadece ikisidir.

Bunlar ya ayetlerle Kur’an’da veyahut hadisle peygamberimizin sözleri ile bazıları bizlere bildirilmiştir. Onlardan ilginç bir olay da şudur:

R.SAV. efendimiz hazretleri buyuruyor ki; Hz. Musa’nın kavmi Beni İsrail’den birkadın vardı. Yoldan çıkarılmış veya çıkmış, ortalığa düşmüş, naçar bir halde yanlış bir yola düşmüş, o zamanın insanı başlarına gelen birtakım kıtlık, kuraklık vs gibi olayları bu hanımın uğursuzluğu sonucu sanıp onu yok etmeye karar vermişler. O zamanın insanı (M.Ö.6-5.yüzyıllarda) bunu böyle düşünüyorlardı ki, bu yanlıştır. Çünkü ulu Allah Kur’an’da, “Ulu Allah insanları yok etseydi yeryüzünde kimse kalmazdı” buyuruyor. Bu gibi yanlışlıklar her zaman olabilir. Ama şu da bir gerçektir. Günahların umumileşmesi nimetin gelmesini önler. Hasreti nimet getirir diye de bir hüküm vardır. Çünkü Allah’a isyan, nimete nankörlüktür. Bu ise nimeti azaltır. Bu bir ayettir. Ama ulu Allah insanları günahları nedeni ile toptan yok etmez. Sadece insanları uyarır. Ayetler ve hadisi şerifler bunu bildirmektedir.

Kendisinin öldürüleceğini haber alan yanlış yoldaki kadın bir gece ansızın kavminin içinden kaçıp çöllere düşüyor. Çok çok acı çekiyor. Kızgın çöllerde ölüm korkusu ile sığınacak bir emin yer ararken Allah’tan başka bu dünyada bir yardımcı olmadığını yaşayarak görüyor. Neticede aç-susuz bir vahaya ulaşıyor. Orada bir su kuyusu var. Ama suyu çıkaracak aleti yok. Bu aada suyu kuyudan çıkarmak için bir çare ararken, kuyunun yakınında susuzluktan bayılmış dili bir karış dışarı sarkmış, ölmek üzere bulunan bir köpek yatıyor. Kadın kendi acısını unutup bu köpeği ölümden kurtarmak için kuyudan su çıkarabileceği bir düşünce ile sırtındaki entarisi elbisesini çıkarıp elbiseyi yırtıp ip yapıyor. Parçaları birbirine bağlıyor. İpin ucuna da postalını bağlayıp kuyudan suyu çekiyor ve susuzluktan ölmek üzere olan köpeği suluyor. Köpek canlanıyor. Havlayarak ve ulumak suretiyle sanki kadına dua ediyor ve yanılmıyorsam kadının ömrü orada son buluyor. Ecel kadını su kuyusunun başında yakalıyor. Cenab-ı Hak bu kadının bu asil davranışı ve köpeğe olan şefkat ve merhameti nedeni ile o hanımefendinin tüm günahlarını bağışlıyor ve onu cennetine koyacağını Hz. Musa A.S.ye bildiriyor. Hz. Musa başlangıçta günahkar ama sonrasında yüreği yanarak Allah’a sığınan bu kadını teşyi ve tekfin ediyor. Yani cenazesini yerde bırakmıyor. Onu defnediyor.

Bu hanım ömrü, gençliği yanlış yollarda geçmiş olmasına rağmen “Hiçbir günah Allah’ın rahmetinden daha büyük olamaz” genel kuralı gereğince ulu Allah’ın bağışlaması ile yüzde yüz cehennemlik olan bu hanım yüzde yüz cennetlik haline geliyor.

Nedir bu hanımı bu yüceliğe ulaştıran? Yüreğinden gelen şefkat ve merhamet, acıma duygusu ile köpeğe olan hassas davranışı ve yürekten Allah’a sığınması. Rabbim beni şu halimle hiç kimse koruyup kollayamaz deyip, canı yürekten samimiyetle Allah’ın sonsuz rahmetine sığınmasıdır.

insanlar şunu asla unutmamalıdırlar. O da şudur; Dünyada işlenen bütün günahların toplamı bir kuşun ağzındaki çamur kadardır. Allah’ın rahmeti ise bir okyanusla bile ölçülemez yüceliktedir. Kuş ağzını denize daldırınca onun ağzındaki çamurdan bir eser kalır mı? Hayır. İşte inanan insan ne kadar asi ve günahkar olursa olsun, hakka yönelir. Allah’a teslim olur. Tevbe ve özür diler ve bir daha o günah pisliğine dönmezse ulu Allah onu kesin kesin bağışlar. Tabi ki kul hakları burada bağış dışı kalır. Hatta yüce Allah dilerse kul tevbe ile kendisini rabbine sevdirirse yüce Allah onun borcu olan kul haklarını alacakları memnun ederek o kulundan kul haklarını da silebilir. Esas olan insan olmak, esas olan Allah’a gerçek, kesin, sonsuz imanla bağlanıp sağlam kulp olan tevbeye tutunmaktır.

(Sürecek)