İHLAS VE SAMİMİYET; KATIKSIZ, SAF BAL, RİYAKARLIK (İKİYÜZLÜLÜK) İSE; ÖLDÜRÜCÜ ZEHİRDİR (Hz.Ali R.A.)

İslam-Türk tarihinde, geçmişte, yakın zamanda, günümüzde duayen kişilerce yaşanmış ilginç, düşündürücü, hikmetli ve ibretli, bizlere örnek, model olan olayları konu alan yazı dizimizi saygıdeğer okuyucularımızın yararlanmasına sunuyorum.

*

Bir meseleyi, konuyu iyi anlayabilmek için olayın nedenini, sebebini ve özellikle de amacını iyi bilmek gerekir. Maksat bilinmezse, matlup-arzu edilen husus hasıl olmaz. Bu yazı dizimizde, geçmişte, yakın tarihimizde ve zamanımızda yaşanmış çoğu belgeli, kesin hüküm arzeden ayet ve hadis-i şeriflere dayanan veya onların mefhumu yorumu ve açıklamaları olan ve özellikle de gençlerin gelecek yaşantılarına yön verecek özellikte ve güzellikte olan yaşanmış olayları aktarılmakta ve anlatılmaktadır. Dikkatle, ibretle okunursa çok yararlanılacağı muhakkaktır. Okuyucularımızın hayır duaları bizim en büyük arzu ve amacımızdır. Rabbimiz muvaffak kılsın. Amin.

*

İnsanlarımızın yeryüzünde huzurlu bir ortamda yaşayabilmeleri, toplumu oluşturan fertlerin genel anlamda itibar ettikleri, ortak değerlerde birleşmeleri ve topluca bu değerleri bilfiil –bizzat- yaşamalarına bağlıdır.

Toplumda fert, aile ve toplumsal huzurun ve mutluluğun temelinin birçok şartı vardır. Özellikle de hak ve adalet ölçüleri, bölüşüm ve paylaşım, konu ne olursa olsun hoşgörü iklimi, insanları dini inanç, mezhep, meşrep, tarikat, siyasi düşünce vs gibi farklılıklar nedeni ile ötelememek, itelememek, bunları bir güzellik, demokratik hak ve hürriyetlerin bir gereği olarak kabul etmek gibi konuların yanında düzgün ve dürüst yaşamın vazgeçilmezi olan ihlas ve samimiyetin eylemsel olarak yaşanması toplum huzurunun temel taşıdır. Bütün erdemler bu temel esasa bağlıdır.

Bir kişi R.SAV.e geliyor. Beni hiç kimseye bir soru sormadan dünya ve ahiretle mutluluğa ulaştıracak iki söz, kural söyle, diyor. R.SAV. “Rabbünallah, sümmestıgım” Yani, “rabbim var ve bir olan Allah de, sonra ok gibi doğru ol” buyurmuşlardır.

Zaten Hud suresinde de; Emrolunduğun gibi doğru ol, dürüst yaşa” buyurulmuş, “şayet şaşarsan tevbe ve özürle hakka dön” diye de ilave edilmiştir.

Mutluluk reçetesi olan bu evrensel kuralları eylemsel olarak yaşantımıza yansıtmamızın adı ihlas ve samimiyettir.

İhlas ve samimiyet, kültürümüzde Türkçeleşmiş, aslı Arapça kelimelerdir. Hangi dilden olursa olsun kelimelerin lafzı sözü değil, ifade ettiği mana anlamı önemlidir. Elbette ki her konuda olduğu gibi bunun da istisnaları vardır.

Genel anlamda ihlas; inancımızı, açıkyüreklilik-içtenlikle hareketlerimize yansıtmaktır. Elbette ki ileride ifade edileceği gibi iyi niyete dayalı olmalıdır. Temiz yürekle yapılan işe ihlas ve samimiyet denir. Karşıtı, zıddı ikiyüzlülük, yani riyakârlıktır. Allah korusun aksi münafıklıktır. Şu da bir gerçektir, insanlar hep gerçeği yaşasalar dünya cennet olur. Bu dünyanın cennet gibi mutluluk yeri ve cehennem gibi korkunç azap yeri olması insanların ihlas ve samimiyetli yaşamalarına bağlıdır.

Hak-hukuk-ahlak-fazilet ve erdem tanımadan yaşama arzusu, sınırsız istekleri gayri meşru yoldan tatmin etme eylemleri yaşamak dünyadaki huzuru cehenneme çevirmektir. Bütün kötülüklerin, çirkinliklerin, haksız ve adaletsizliklerin, zulümlerin, harplerin ve darplerin nedeni yine samimi bir yaşam tarzının rafa kaldırılması sonucu olaylardır.

İhlas ve samimiyet sadece sınırlı sorumlu olan bu fani geçici hayatın değil, ebedi olan ahiret saadetinin de huzur anahtarıdır.

Bu yazı dizimizde; saygıdeğer halkımızı aydınlatmak, onlara dünya ve ahiret güzelliklerini göstermek için İslam tarihinden Türk tarih ve kültüründen dünyada nam salmış ilim, bilgi ve irfan adamlarının tecrübelerinden derlenen konu ile ilgili bir bilgi yumağını arzedeceğiz. Umarım okuyucularımız bu anlayışla hayatlarını dizayn ederler. Bu yazı dizisi titiz ve yorucu bir çalışmanın ürünü ve araştırmanın sonucudur.

*

İşi tam ve eksiksiz yapma yürekten süzülerek gelen süzme bal özelliğindeki davranış demek olan ihlas ve samimiyet özelliği umarım hepimizin yaşam tarzı olur.

“İslam dini, samimiyet dinidir” İslam dini takiyyeyi (gizlilik esası) kabul etmez (elbette ki gizli kalması gerekenler hariçtir). Yani riyakârlık, münafıklıktır ikiyüzlülüktür. İslam dini saf ibadet, yani Allah’a Allah için ibadettir. Temiz muameledir. İhlasın doruğu peygamberlerde tecelli etmiştir. Özellikle de R.SAV.’de belgelenmiştir. Hz. İbrahim’in sadakati, Allah’a verdiği bana bir oğlan çocuğu verirsen onu sana kurban edeceğim adağı. Hz. İsmail’in kurban olmak üzere elleri bağsız bıçağın altına yatması ihlas ve samimi olmanın sözünün eri olmanın doruk belgesi, Hz. Allah’ın koç kurbanı göndermesi de bunun ödülüdür. (Bu hususa ileride değinilecektir.)

Saffaf suresi, ayet 100-113)

Tabii ki bu yücelik peygamberlere mahsustur. Kullardan da Allah’ın veli kulları, duayen maneviyat erleri, salih müminlerde de bu özellikler vardır. Allah yoluna malını, canını, tüm varlığını veren Allah erlerinin ve dostlarının sayıları az değildir. İşte biz bunların belgelerini arzedeceğiz.

Toplumda her sınıf, işçi, işveren, çiftçi, köylü, esnaf, amir, memur, genç, ihtiyar, alt ve üst kademe yöneticileri, yüksek sorumluluk taşıyanlar, hak ve adaletin temeli olan ihlas ve samimiyet üzere olmakla mükellefiz. Bu toplumun bütün fertlerini, Allah’ın tüm kullarını kapsayan bir üstünlük ve yüceliktir.

İhlas ve samimiyetle ilgili genel bir bilgi girişinden sonra şimdi konumuzun özü olan ihlas ve samimiyet örneklerini arzediyorum.

(SÜRECEK)