1979 yılında, performans sanatçısı Marina Abramovic, gösteri sanatları tarihinin en unutulmaz ve belki de en korkunç gösterilerinden birini gerçekleştirir. Rhythm 0 adı verilen bu gösteride, yaptığı şey aslında çok basittir; olduğu yerde sabit durmak. Önündeki masa üzerine çiçekten çikolatalı keke, zincirden bıçağa hatta silaha kadar her türlü malzeme rastgele konulur. Abramovic’in üzerinde "Ben 6 saat boyunca burada ayakta duracağım. Bu objelerle bana istediğinizi yapabilirsiniz, olacakların hepsinden ben sorumluyum." yazan bir kâğıt asılıdır. Burada yapılmak istenilen, izleyicilere iyiyle kötü arasında seçim yapma şansı vermek ve savunmasız birine karşı ne kadar vahşileşebileceklerini belirlemektir.

İlk başlarda izleyiciler oldukça nazik ve iyi niyetlidirler. Kimisi masadaki gülleri eline verir, kimisi kek yedirir, bazıları da saçlarını okşayıp tokalaşırlar.  Ancak süre uzadıkça işin rengi değişmeye başlar. Önce izleyicilerden biri sanatçıyı hafifçe tokatlar. Abramovic’in reaksiyon vermediğini gören bazıları kadına daha sert biçimde vurmaya başlarlar. Az önce onun elini sıkıp gül uzatanlar, karşılarındakinin savunmasız olduğunu anladıklarında aslan kesilerek şiddet eğilimi göstermeye başlarlar.

Olaylar bununla da sınırla kalmaz. İçlerinden biri silahı alıp önce alnına dayar, sonra da eline verip kendi boynuna dayayacak biçimde kolunu kıvırır. Bazıları kalemlerle vücudunun çeşitli yerlerine yazılar yazmaya başlarlar. Peşinden de herkesin aklına gelenler olmaya yani cinsel taciz başlar. Kimi kadının kalçalarını, göğüslerini sıkıştırır, kimi öper, kimi de yalayıp yüzüne tükürür. Sonunda, üzerinde ne varsa makasla parçalayarak onu çırılçıplak bırakırlar.

Abramovic reaksiyon vermedikçe kalabalığın cüreti artmaya devam eder. Bıçakla karnını çizmeye başlarlar. Boynunu çizip kanatarak kanını emenler bile olur. İçlerinden birisi kadını cansız manken gibi sırtlayıp cinsel tacizde bulunurken, bir diğeri masaya yatırıp tecavüz etmeye kalkar ancak sağduyulu birkaç kişinin önlemesiyle bu fikrinden vazgeçer. Bu kez de kadının çıplak fotoğraflarını çekip bazılarını da kendi eline tutuştururlar. Bu esnada Abramovic gözyaşları içindedir ancak bu durum onların umurlarında bile değildir çünkü onlar için Abramoviç o anda sadece hareketsiz bir objedir.

Bu arada, kalabalık içindeki azınlık bir grup yapılanlardan rahatsızlık duymaya başlar ancak cesaret edip hiçbir eylemde bulunmazlar. Ta ki içlerinden bir kadın, Abramovic’in gözyaşlarını silip ona sarılana kadar… Bundan cesaret alan azınlık grup da harekete geçerek onu koruma çemberine alıp giysilerini giydirir ve vücudundaki kanayan kısımları bantla kapattıktan sonra ona sigara ikram ederler.

İşin en ilginç yanı ise 6 saat sonunda Abramovic tekrar hareket etmeye başladığında, kalabalığın korkunç biriyle yüzleşmişçesine dehşete düşüp kaçışması olur. Az önce çekinmeden işkence yaptıkları kişinin, tekrar bir birey olarak hareket etmesi onları dehşete düşürmüştür.

Performans sanatı olarak planlanıp toplumsal bir deneye dönüşen bu olay, çoğunluğu oluşturanların birbirinden cesaret alarak içlerindeki kötülüğü kolayca ortaya çıkarabildiklerini gösterirken, yönlendirici bir lidere de ihtiyaçları olmadığı ortaya çıkıyor. Yapılanlardan rahatsızlık duyan iyi niyetli azınlığın ise onları yönlendirecek bir önderi olmadıkça aynı dayanışma cesaretini gösteremediği görülüyor. Ayrıca da harekete geçmede geç kalmalarının telafi edilemez sonuçlar ortaya çıkardığı gözler önüne seriliyor.

Ne dersiniz, bu deneyin sonucu için yazılanlar, günümüzde hala geçerliliğini koruyor olabilir mi?

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Dünya; kötülük yapanlar yüzünden değil, yapılan kötülüklere seyirci kalıp, hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir. Einstein

Cesaret sahibi tek adam, çoğunluktur. Andrew Jackson

Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık da ölüme götürür. Yavuz Sultan Selim

Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğuna oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar hep sahneye çıkanlar içindir. Tayfun Topaloğlu

Korkak, tehlike olmadığı zamanlarda yumruğunu sallar. Goethe

Bir memlekette, namuslular namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur. İsmet İnönü