Bugün yeryüzünde yaşayan tüm insanların, fert ve toplum olarak şeksiz kabul ettiği bir gerçek vardır ki, o da kişilerin ve toplumların maddi ve manevi yönden, her alanda yükselmeleri ve ilerlemeleridir. İnsanları refaha kavuşturan oluşumların başında şüphe yoktur ki ilim, fen ve teknoloji gelmektedir. Hangi millet ilimde, fende, teknolojide ilerlemişse o millet en medeni ve en güçlü devlettir. Bu gücü sağlayan ise o devletin ilme verdiği önem, bilgi ve teknolojiye yaptığı yatırımdır.

Yüce dinimiz İslam, ilme, okumaya, öğrenmeye büyük önem vermiş, bilginleri ve alimleri baş tacı yapmıştır. Din ve dünya için ilim öğrenmeyi her Müslümana farksız farz kılmıştır. Okuma ve öğrenmeye o kadar değer vermiştir ki, toplumda okuma ve yazma bilmeyen hiçbir kimsenin kalmamasını amaçlamıştır. O bakımdan insanlığın hidayet kaynağı olan İslam’ın yüce kitabı Kur’an’da 6600 küsur ayetten ilk indirilen ayetin İkra (Oku) ile başlaması ne kadar manidardır. Ki bu bir emirdir. Hem de ayırımsız tüm topluma, hatta toplumlara hitap eden kesin bir emirdir.

Dinimize göre hangi ırktan, hangi dinden, hangi dilden olurlarsa olsunlar, insanların hepsi bir tarağın dişleri gibi eşittirler. Birinin diğerinden insan olarak bir farkı yoktur.

Kur’an-ı Kerim’e göre; her türlü kötülüğün, batıl inancın, sapık düşüncelerin, hatta şirkin, inançsızlığın, küfrün gerçek sebebi bilgisizliktir, cehalettir. Bu bakımdan İslam’dan önceki zamana cahiliye dönemi denir. Çünkü cehalet karanlık, ilim nur ve aydınlıktır. Cehalet zulmet, ilim adalettir, aydınlıktır. Hakkı batıldan, iyiyi kötüden, doğruyu eğriden, aydınlığı karanlıktan ayıran rehber ilimdir, bilgidir.

R.SAV. “İki günü eşit olan ziyandadır. Her yeni gün bir önceki günden daha ileri, üstün olmalıdır. Bu ise ilim ve çalışmakla olur” demek suretiyle devamlı ilerlemeyi ve yükselmeyi emir ve teşvik etmektedir.

“Bir saat ilimle uğraşmak bin saat nafile ibadetten hayırlıdır” sözü ne kadar anlamlıdır. Çünkü ilim, alim, bilginlik rütbesi, rütbelerin en yücesidir. Onun için bizim kültürümüzde üç ana direk, ana temel unsur vardır.

1.Allah cc. hazretleri.

2.Hz. Muhammed SAV. efendimiz.

3.İlmiyle amil, haliyle kamil, olgun, gerçek din alimleri. Dini temsil kabiliyeti olan din büyükleridir ki, bunlar toplum huzurunun temelidirler. Gerek Kur’an’da, gerekse R.SAV.in kutsal sözlerinde ilimle ilgili yüzlerce hadisleri vardır. Onlardan bir kaçını sunarak dinimizin ilim ve bilgiye, bilgine verdiği önemi belgelemek istiyorum.

Muhammed SAV. hazretleri buyuruyor ki;

1.İlim öğrenmek için bir saat çalışman bana sabaha kadar ibadet etmenden daha hayırlıdır.

2.Kişinin ilimden bir konuyu öğrenmesi, bence yüz rekat nafile ibadetten hayırlıdır. İlmin fazileti, nafile ibadetten üstündür.

3.İlim tahsili yaparken ölen kişi şehittir.

4.İlminden istifade edilen bir alim, sadece bilgisizce yapılan ibadetten daha üstündür.

5.Alim, abidden şeytana karşı daha güçlüdür. İlim alimin zırhıdır, onu korur.

6.Herşeyin bir direği vardır. Bu dinin direği de ilimdir, alimlerdir.

7.Herşeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu ise ilimle bulunur.

8.Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen ilme sarılsın. İkisini de isteyen yine ilme sarılsın.

Bu benzeri hadisler gösteriyor ki, ilme, alime, müslümanlık kadar önem veren başka ne bir din ve ne de bir sistem yoktur.

Dinimizde cehlin, tembelliğin, geriliğin asla yeri yoktur. Öyle ise her konuda her işimizde ilmi, alimi rehber edinelim. İlme, bilgiye sarılalım. Özellikle geleceğimiz için yaratılmış olan çocuklarımızı, kız erkek ayırımsız ilim bilgi ve edep sahibi yapalım. Hem kendimizi sorumluluktan hem de onları cehaletten kurtaralım. Çünkü onlar bizim en kıymetli varlığımız, geleceğimizin garantisi, yurdumuzun ve dinimizin sigortasıdır.

En kutsal yatırım insana, ilim öğreten müesseselerde yapılan yatırımdır. En kutsal hayır bir gencin bir çocuğun okuması amacı ile ona yapılan yardım ve burslardır.