Yazının başlığına bakınca, ne var bunda iktidar doğru olanı yapmış diyeceksiniz. Ben de aynısını diyorum, bunda şaşıracak bir durum yok. Geceleyin yolda giderken mezarlıktan korkan vatandaş, başlarmış mezarlığı geçene kadar türkü söylemeye. İktidar mensupları da öyle, sıkışınca Atatürk’e ve ilkelerine sarılıyorlar. Tehlike geçince yanı başında lanet okunsa (Ayasofya açılışı) hiç duymuyorlar. Örneğin 15 Temmuz darbe girişiminde AKP binasına Atatürk posteri asmışlar, her tarafı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazıları ile donatmışlardı.

Aslında iktidar Lozan’a ‘hezimet’ demiyor muydu? Devamında Sayın Mevlüt Çavuşoğlu da “Meis'i İtalyanlara vermişiz, onlar da Yunanistan'a vermiş. Yanı başımızdaki adaları vermişiz...başarı diye anlatılan anlaşma başarı değildir” demektedir. Yine Sayın Erdoğan (20.8.2020 günü) konuşmasında: “Misakı milli sınırlarımıza sahip çıkılmamasıyla Adalar meselesinde ürkek davranılmasının ülkemize çok büyük maliyeti olmuştur” demektedirler.

Bunu ilgililerin bilmemiş olacağını asla düşünmüyoruz. Bir defa Lozan’a hezimet dediler ya, evirip çeviriyorlar. Kıbrıs 1878 yılında Abdülhamit tarafından İngilizlere kiralandı-verildi. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile, o gürültüde İngilizler Kıbrıs’ı ilhak ettiler. Bunu ülkemizde lise sosyal bölümünden mezun her öğrenci bilir. Bilmezse mezun olamaz. Bu durumu Lozan anlaşmasının 20. maddesi de onaylamaktadır. 12 adalar da (aslında bunlar yaklaşık 250 adadır) bizim misakı milli sınırları içinde değildir.

12 Ada gerçeği ise konunun uzmanı Sayın Uluç Gürkan’ın Halk TV’deki konuşmasında Şaban Yıldız’a açıklamaları ve yine aynı doğrultuda, Cumhuriyet Gazetesi’nden Mehmet Ali Güller’in yazdığına göre; “On İki Ada ile ilgili gerçek şudur: İtalya 1911’de Osmanlı toprağı Trablusgarp’ı işgal etti. Ardından da On İki Ada’yı işgal ederek yeni bir cephe açtı. Osmanlı, Abdülhamit’in Haliç’te çürüttüğü donanma nedeniyle, işgali önleyemedi, yeniden ele geçiremedi; 1912’de İtalya ile Uşi Antlaşması imzalandı. (Lozan’ın bir semti olduğu için bu anlaşma tarihe Uşi Antlaşması olarak geçtiği gibi, Birinci Lozan Antlaşması diye de bilinir. AKP de bunu kullanır ve Lozan’ları propagandasında bilerek karıştırır!)” (19.9.2020) Kısacası 12 ada Osmanlı padişahları tarafından verilmiştir.

Lozan’da uluslararası güç, Sayın İnönü’yü adalar konusunda sürekli sıkıştırırlar, misakı milli sınırlarınızın dışında diye. Oysa Sayın İnönü çetin uğraşlar sonucunda tüm adaların askerden arındırılması kararını çıkarttırır. Bu aynı zamanda adaların silahsızlandırılması anlamına gelir. İktidar son yıllarda Yunanlıların 18 adayı silahlandırdığının üstünü örtmeye ve gürültüye getirip onlar zaten Lozan’da verilmişti gibi bir yalana sarılmaya çalışıyor.

Türkiye Lozan Anlaşmasını gerekçe göstererek, anlaşmanın aksine adanın silahlandırıldığını öne sürerek navteks ilan etti. Yetersiz fakat doğru olanı yaptı. Lozan anlaşmasına sığındı. Hani Lozan hezimetti, hezimete sığınılır mı? Demek ki yolun doğrusu Atatürkçü çizgide bulunuyormuş. Mustafa Kemal ve yaptıkları hala bu ülke için kurtuluş reçetesi.

Doğu Akdeniz’de kazanmanın, hakkın ve kurtuluşun yolu Atatürk ve Lozan anlaşmasıdır. O’nun ipine sıkışınca değil, sıkıca sarılın ki Dünya’nın yalnız kaybeden devleti değil, saygı kazanan devleti olalım.