Dünün sosyal demokratı(!) günümüzün AKP’lisi, “Bizden kurtuluş yok, zevk almaya bakın…” dedi yüzüme karşı, harbiden.
Ortam uygun değildi, sustum.
Bozulduğumu anlayınca da bir süre sonra gelip, yanıma oturdu.
Şahsıma biraz methiyeler düzdü, ardından da;
“…Kızma, darılma; biraz amiyane de olsa, gerçeği söyledim sana…
AKP’nin, benim de canımı sıkan pek çok icraatları ve söylemleri var.
Ama öyle ya da böyle bir disiplin var bu cenahta.
Ya sizin cenah?
İki değil, üç değil; bin bir parça.
Herkes lider(!) sizde; herkes söz sahibi(!), herkes her şeyi biliyor(!), herkes her şeye muhalif…
O nedenle iki yakanız bir araya gelmiyor sizin.
(…)
Sanal ortamlarda geziniyorum; aman Allah’ım o sizin beyefendiler, hanımefendiler neler döktürüyor, neler.
Sizin size verdiğiniz zararı; inan bizimkiler size vermiyor.
İçinizde bunca İrlandalı varken; Tayyip Beyin kendisini sıkmasına, oradan oraya koşuşturmasına gerek yok ki…
Devletin tüm olanaklarını kullanır (ki kullanıyor); oturduğu yerden alır bu seçimi.
(…)
Bak kardeşim, şimdiye kadar görmediğimiz, göremediğimiz bir Türkiye gerçeği var.
Bundan böyle, (en az yirmibeş otuz yıl) cami ve medrese görmemiş bir zatın, bu ülkeye Cumhurbaşkanı olması mümkün değil.
AKP, “Cumhurbaşkanını halk seçsin” diye dayatırken, bu gerçeği bildiği, gördüğü için dayattı.
Haklı çıktı mı?
Çıktı.
Sizin saftirikler bu tongaya bastı mı?
Bastı.
Bu coğrafya, böyle bir coğrafya işte.
(…)
Senin yazılarında sıkça kullandığın “Eller Ay’a giderken…” benzeri söylemlerinin tümü doğru bir tespit, ama bu coğrafyanın gerçeklerine ters, ayakları yere basmıyor. Oysa benim tespitim çok daha gerçek ve ayakları yere basıyor.
(…)
Şimdi gelelim, bu konuya nereden geldiğimize…
Türkiye solunun, sosyal demokratlarının ve de aydınlarının Cumhurbaşkanlığı makamında görmek istedikleri zatta aradıkları niteliklere ben de katılıyorum.
Kimde ya da kimlerde var bu özellikler?
!!??...
Geçen makalende tek tek yazdın bu isimleri sen.
Bu isimlerin seçilme şansı var mı?
Yok.
İçinizdeki İrlandalılar bunu bilmiyor mu?
Onlar da biliyor bunları.
Biliyor, bilmesine de klasik muhalefet etme hastalıklarını frenleyemiyorlar.
Kılıçdaroğlu çıktı; “Seçmen profili belli.” dedi; “Bu profile göre “seçilebilme şansı olan” bir adayı siz söyleyin o zaman…” dedi.
Yanıt verildi mi?
Verilmedi.
Niye verilmedi ya da verilemedi?
Çünkü şu aşamada uzlaşmak durumunda olunan partilerin üzerinde uzlaşılabileceği başka bir aday yok.
Kemal Bey ve Devlet Bey, öyle ya da böyle üzerinde uzlaşılabilecek bir aday buldu.
Ne yaptı sizin İrlandalılar?
Daha ilk günden adamın ipliğini pazara çıkardılar, çıkarmaya da devam ediyorlar…
Adamcağızın ne babası kaldı, ne ebesi, ne dedesi, ne de dedesinin dedesi…
Reva mı bu?...”
(…)
* * *
Ortam uygundu bu defa.
Yanıt verebilir, çok şey söyleyebilirdim.
Ama…
Yutkundum.
Susmayı yeğledim yine.
Çünkü söylediklerinin çoğunda doğruluk payı vardı.