Elbette ki savaş çığırtkanlığı yapmıyoruz. Ama ülkemizin durumuna baktığımızda uzun zamandır içeride ve dışarıda savaş var.
Kan ve gözyaşı var.
Hiçbir anlamı olmayan kavgadan en çok bize zarar geliyor.
Komşumuz olan Suriye ile ilgili olan konuda tarafsız olmamız hatta uzlaşmacı olmamız gerekirken, sürekli olarak gerginliği tırmandıran açıklamalarda bulundu devlet yetkilileri.
Zamanında Suriye ile barışçıl ilişkileri olan ve her konuda anlaşan bir ülkeydik.
Yanlış Suriye politikaları yüzünde gelinen nokta;
Ülkemiz bir bataklığın içine doğru çekiliyor!
Artık,
Tuzakları görmemenin,
Savaş çığırtkanlığı yapmanın sonu yok.
Göremeyen gözler,
Duymayan kulaklar,
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözüne itibar etmeli artık.
Yoksa bu zamana kadar dökülen ve bundan sonra dökülen kanların bedeli çok ağır olur.
Dışarıda savaş çığırtkanlığı yaparken,
İçeride de muhalefet yapan, konuşan, doğru haberi halka duyuranlar tutuklanmaya başladılar.
Cumhuriyet Gazetesi Genel yayın yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül yaptıkları haberden dolayı tutuklandılar.
Paralel yapıya yardım yataklık ve casusluk suçlaması ile
Yargı karşısına çıkan iki gazeteci için yapılanlar utanç verici!
Cumhurbaşkanının şikâyeti ile ifadeye çağrıla yaptığı balkon konuşmasında; özgürlükçü basın demişti.
Hani nerede?
Ülkemizde basın hürdü hani?
Düşünce serbestti?
Hani yargı bağımsızdı?
Hani nerede?
Basın özgürlüğü,
Konuşma özgürlüğü,
Hatta düşünme özgürlüğü esaret altında.
İsyan etmemek elde değil!
Muhalefet yapmak yasak…
Konuşmak yasak…
Önce tutuklayıp, sonra “kandırdılar beni” diyerek günah çıkarmak yasak değil.
Hem içeride hem dışarıda savaş is-te-mi-yo-ruz!
Her Gününüz Güzel Olsun.