Demek ki, dil, din, ırk, cinsiyet farklılıkları düşmanlık sebebi değil, yardımlaşma, dayanışma, bölüşme, paylaşma, barışma nedenidir. Bunlar nefret değil, sevgi sebebi olmalıdır. İşte hoşgörü de bunun için vardır. Bugün dünyada özellikle Ortadoğu’da Irak-Suriye-Yemen-Libya ve Uzakdoğudaki terörist faaliyetlerin özünde bu farklılıklar kullanılmak suretiyle ortaya çıkan düşmanlıklar yatmaktadır. Bilinçli bir Müslüman bunu bilip bu oyuna gelmemelidir. Çünkü bu katliamlar, zulümdür. İslam’a taban tabana zıttır. Hiçbir sebep insanların haksız yere öldürülmelerini helal kılamaz. Dünyada en kutsal dokunulmaz varlık insanın canıdır. “Kim bir canı kasten öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir. Kalacakları yer cehennemdir.” İsra, 93. ayet. Allah’ın verdiği canı ancak yine Allah alır. Öldürülen çocuklara siz hangi suçtan dolayı öldürüldünüz denecektir. Ve bunun hesabı sorulacak, sonu çok acıklı azap olacaktır katillerin. Tenvir, 8-9. ayetler.

Bu ve buna benzer ayetler ve hadisi şerifler gösteriyor ki, insanın insana canı, malı, nefsi, ırzı, namusu, şerefi haramdır. Bunlar Allah’ın açık hükümleridir. İşte insan bunun için en şerefli varlıktır. Allah insanları kendi ruhundan yaratmıştır. “Ve hefahtü firruhi”, “Ben insanı kendi ruhumdan yarattım, üfledim” buyurmuştur. İşte insanların birbirlerine, milletlerin, devletlerin karşılıklı olarak ne kadar çok hoşgörülü olmak zorunda oldukları ortadadır. Bu düşmanlıkların çaresi, hoşgörülü olmaktır.

HOŞGÖRÜ KAVRAMI

Hoşgörü kavramını iyi anlamak için insanın değerini iyi bilmek gerekir. İnsanın ayırımsız olarak Allah ve kul katındaki yüceliğini başta ifade ettik. İslam’ın insana bakışını anlattık. Hoşgörü, anlam itibarı ile güzel görme, iyi, tatlı duygu, okşayan, sevgi uyandıran, beğeni kazandıran hoş davranışlardır. Yarısı Farsça, --huş-- ile Türkçe -görü- sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuş bir kavramdır.

Güzel Yunus’umuzun dediği gibi;

Elif okuduk ötürü

Pazar kurduk götürü

Yaratılanı hoşgör (sevelim)

Yaratandan ötürü.

(Peygamberimiz ve Hoşgörü, Dr. Yaşar Yiğit, Dip Yayınları)

Hoşgörünün dinimizdeki karşılığı müsamahadır. Esenlik, kolaylık, yumuşaklık, samimiyet anlama tahammül, sükûnet gibi anlamlara geliyor. Batıdan geçen şekli ise tolerans (Fransızca)dır. Hoşgörü asla duyarsız kalma, ilgisizlik demek değildir. Vurdumduymazlık, hudut ve kural tanımayan söz ve davranışlara karşı ne olursa olsun demek hiç değildir. Olayı teenni, anlayışla karşılamak, sabır ve metanet göstermek, öfkeyi yenmek, sakin olmaktır. Yani duyarsızlık değil, akıllı duygusallıktır. Anlayışla karşılama, herkesin görünüşüne saygı duymadır. Allah’ın Resulullahın insan hak ve hürriyetlerinin çizdiği hudutlar çerçevesinde hakları ihlal etmemek şartı ile tüm hal ve hareketleri hoş karşılamak, çözümü zamana bırakmaktır.

Netice olarak hoşgörü bir uzlaşı kültürü, bir olgunluk alameti, bir beyefendi davranışıdır. Zarar bile görsen zarar vermemektir. Karşılaştığımız sorundan mecburiyet bile olsa kurtuluş noktası varsa ona tahammül etmektir.

(SÜRECEK)