Son haftaların en önemli ismi Hazine ve Maliye Bakanımız sayın Nurettin Nebati.

Yurt içinde söyledikleri “ekonomik görüşleri” her ne kadar akla yatkın gelmese de, uyguladığı ekonomik politikaların bir işe yaramadığı bilinse de “gözlerin ışıltısından” geleceğimizi planlayan sayın Nebati, hızını alamadı ve para için yurt dışında yabancılara seslendi;

Ve….

Yabancı yatırımcılara görülmemiş bir teklifte bulundu.

“Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız. Hep beraber kavga edelim, bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var, rahat olun, mevzuatı da değiştiririz.”

Ve de “Bürokrasiyi unufak ederiz” anlamında da “veciz” görüşler ortaya koyan Nebati sanırım sayın Erdoğan tarafından da takdir edilmiştir.

Neticede bakanlık koltuğuna Nebati’yi oturtan sayın Erdoğan…

Cumhurbaşkanımızın eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik modelde ısrar etmesi Nebati tarafından da destekleniyor.

Destekleniyor ama dış dünya finansörleri, yabancı bankalar, bir uygulanan ekonomik modele bakıyorlar, bir de sayın Nebati’nin gülen gözlerine…

Tabii hemen “I-ıhhh” diyor olmalılar.

Demek ki inanmıyorlar.

Bunu sayın bakan da fark etmiş olmalı ki, daha cazip önerilerde bulunma ihtiyacı duyuyor;
“Yeter ki siz gelin, yeşil dolarları getirin, biz kanun-manun dinlemeyiz. Yani hallederiz…” diyor.

Elin “gavuru” için bunlar yeter mi?

Tabii ki yetmez.

Adamlar önce “hak” “hukuk” “adalet” diyor…

Sonra ekliyorlardır;

“Yapısal durumunuz çok bozuk. Kanunlarınız yetersiz. Garantileriniz sığ. Paramı getireyim, yatırım yapayım ama üç kuruş kazanmak için batağa girmeyi göze alamam”

Adalet Bakanının koltuğunda oturduğu, İçişleri Bakanının ise polisiye tedbirlerle esnafın peşine düşüp fiyat denetimine yoğunlaştığı bir ülkeye yabancı para neden gelsin ki?

Adama sormazlar mı?

“Sizin Maliye ve ekonomi bakanınız ne iş yapar?” diye…

Yabancılar haklı olarak Nebati’nin verdiği“kendinden menkul” garanti karşısında :”Hoooop dedik” diye itiraz etmişlerse hiç şaşmayalım.

Biz de “Hop dedik” yani…

Yabancıları “yaban” a atmamak gerekir;

Bu işler “keriz silkelemeye” benzemez elbette.

Onlar bizlerden daha iyi bilirler ekonomi yönetimindeki çarkların nasıl işlediğini…

Öyle kolay kolay “dolduruşa” da gelmezler.

Ne demiş geçmişte yaşayan fikir adamları, ya da deneyimli ekonomistler?

“Bir fırıldak rüzgar yokken dönüyorsa, arkasında muhakkak bir üfleyen vardır.”

Bu işler “Siz gelin, gerisini biz Saray’ın mutlak hakimi sayesinde çözeriz” ile olmaz yani…

Huuuuuu…..

“Orda mısınız sayın Nebati?”