“Hükümet Kadın” adlı filmi izlediniz mi?
İzleyenler için filmin bir karesini tekrar hatırlayalım.
Filmin bir sahnesi çok hoşuma gitmişti. Bu günkü yazım ile ilgili olduğu için sizinle paylaşmak istedim.
Hate Ana (filmin başrol karakteri) köyün öğretmenine devletlerin yönetim şeklini sorar.
Köy öğretmeni şöyle cevap verir;
“Diyelim ki iki ineğin var. Sosyalist sistemde devlet iki ineğinden birini başkasına vermek üzere senden alır, komünist sistemde devlet her iki ineğini de senden alır sana süt verir, faşist sistemde devlet senden her iki ineğini de alır ve sana süt satar.”
Bu kısacık sahnedeki güzel açıklama ve ülkemizde yaşanan gelişmeler gelecek günler için hepimize bir fikir veriyor sanırım. Bu fikri alanların düşünceli gözler ve kaygılı bir yürekle uzaklara daldığını görür gibiyim…
Sosyal devlet olmak, vatandaşın sağlık, eğitim gibi ihtiyaçlarını karşılayıp en azından askeri geçim şartlarını sağlamakla orantılıdır.
Yani sağlık, eğitim, gelir dağılımı gibi konularda ülkede yaşayan zenginle fakir arasında devasa bir fark olmamalı.
Ülkemizi uzun yıllar yöneten farklı sağ partiler, kendi iktidarlarında yandaşlarından oluşan zenginler oluştursa da orta direk diye tabir ettikleri ve nüfusun büyük birçoğunu oluşturan kesimi ayakta tutmayı becerebilmişlerdir.
Memur, devlet kurumlarında çalışan sendikalı işçiler, küçük esnaf orta direği oluşturan sosyal kesimlerdi.
Orta direği oluşturan üç büyük sosyal kesimi ortadan kaldırdı.
Büyük alışveriş merkezleri ile küçük esnaf,
Özelleştirmelerle sendikalı işçiler,
Devlet dairelerinde sözleşmeli personel çalıştırarak memurlar bitti.
Yeni yetme zenginler varlıklarına varlık katarken, ülkemizdeki gelir dağılımında zenginle fakir arasındaki uçurum inanılmaz boyutlara ulaştı.
Karı koca, çoluk çocuk çalışan aileler zor geçinirken, köylüsünden kentlisine banka kredileri ile yaşayan, icralarla boğuşan bir millet olduk.
Sağlıkta, eğitimde dönüşüm diyen adım adım promosyonla başlayan,
“İstediğin hastaneye gideceksin, istediğin hekime tedavi olacaksın, istediğin eczaneden ilacını alacaksın, okul kitapları bedava, üniversite harçları bedava, çocuğunu özel okula göndermek isteyen velilere para desteği” reklamları altında, gün geçtikçe bu hizmetleri tarif edildiği şekilde almak için insanların cebinden değişik kalemlerde alınan paralar dar gelirli insanlarımızın canını yakar oldu.
Sadece eczanelerde sosyal güvencesi olan vatandaşlarımızdan alınan paranın dökümünde ilaç fiyat farkı, muayene ücreti, reçete ücreti, reçete kalem ücreti katılım payı, randevu ücreti olduğunu biliyor muydunuz?
İktidar partisinin reklamlarını televizyon karşısında büyük bir keyifle izleyen halkımızın gerçekleri ne zaman göreceğini merak ediyorum doğrusu…
Her Gününüz Güzel Olsun.