Fırın kapılarının iç köşeleri fırın duvarında kullanılan tuğla ile yapılırdı. Kapıların her turda sökülmeleri sırasında aldığı darbe ile, ayrıca temizlik yapan işçilerin el arabasını köşelere çarpmaları sonucu kısa zamanda bozulur, bakım-onarım isterdi. Yapılan bakım-onarım sağlıklı olmaz ise bozulmalar çoğalırdı.

Rahmetli Hasan Saraçoğlu bu duruma çözüm aradığını, Konya Sille taşından İtalyan'ların Konya'da yaptığı fırın ile, bir de Avanos'ta yörenin ateşe dayanıklı taşından yapılan bir fırın olduğunu, ikisini inceleyip, uygun bulduğumuzu kapı köşelerine, köşe taşı yaptırmayı düşündüğünü söyledi.

Bu önemli bir ayrıntıyı farketme olayıdır. Rahmetli önce konuyu bana açtı. Birlikte Konya'ya, sonra da Avanos'a gittik. Konya'daki fırında en küçük bozulma yoktu, ayrıca taşlar çok sağlam, darbelere dayanıklı görünüyordu. Avanosta'ki fırında kullanılan taşların yükselen ısının etkisiyle genişlediği ve soğuyunca küçüldüğünden fırın duvarında çatlaklar oluştuğunu gördük. Ayrıca taşlar da darbelere dayanacak sağlamlıkta değildi. Bu bakımdan işlenmesi çok zor olan darbelere dayanıklılığı nedeni ile Konya - Sille taşını tercih etmek zorunda kaldık ve siparişlerimizi verdik.

Bu şekil fırınlar da uzun seneler kullanılır oldu. Hatta Tünel fırınların vagonlarının teğet geçtiği çıkıntı yapılmasında son derece faydalı olmuştur.

Rahmetli Saraçoğlu bu inceliği fark edip; sanayimize kazandırmıştır. Ama Tünel fırında vagonların birleşme yerinden hava almamasının önemini farkedememiştir.

Ben olayın üzerinde dururken, kendisi oradan hava alınca (Fırının daha iyi yanacağını) söylemiştir.

Bu yanlış görüş ona pahalıya patlamış, kurucusu olduğu "Anadolu Toprak Sanayi" fabrikasına yaptığı Tünel Fırını yıkıp yerine Hoffman Fırın yapmıştır. Hal bu ki Tünel fırın Hoffman fırını devre dışı bırakacak sayısız özelliğe sahiptir. Yani meslektaşlar arasında sağlıklı diyalog olmaması büyük yanlışlara düşmeye neden olmaktadır.

Aslında gelişmekte olan ülkelerin hepsindeki insanlar küçük buluşlarını gizler, sadece kendileri faydalansın isterler. Son derece kötü bir huy olan bu durum; gelişme hızının yavaşlamasının nedeni olmaktadır.

Gelişmiş ülkeler, patent alma ile buluşu paraya dönüştürür, paylaşım olduğu andan itibaren çabuk yaygınlaşarak, ekonomik ilerleme hızını arttırır.

patent sahibi olarak; Edison ve Louis Renault'u biliyorum. Edison'un 1200'ün üstünde, Renault'un da 500'ün üzerinde patente sahip olduğu biliniyor. Bu patentlerin hepsinin buluşu kendilerine ait değil. Kendi patentlerini değerlendiremeyip satanlar olmuş, onlar da toplamışlar anladığım kadarıyla.

Benim Bölük Kumandanım Kurmay Yzb. Rahmetli Hüsamettin Sevengül; argo tavır ve konuşmaları severdi. "İyi bir esas duruş göster, anama küfret" dediğini hatırlarım. Esasında küfür falan istediği yok, sadece "Mesleğinizin gereklerini iyi yerine getirin!" demek istiyor. Allah rahmet eylesin.

Her taraftan bir şeyler anlattık. Dağınık anılar gurubu oldu ama içinde faydalanılacak kısımlar da olduğunu düşünüyorum.

Sürç-i lisan ettik ise affola.

En güzel günler sizlerin olsun.