1963 Eylül ayında Osmancık’tan tahta bavulla İstanbul’a geldim. Edebiyat fakültesi

Tarih bölümüne kaydoldum. Edebiyat fakültesi o zamanlar bizim için Holivut gibi bir yerdi.

Ben çok uzun bir süre bu ortama uymakta zorlandım.

Bir garip ruh haliyle, bu kompleksimi yenmek için fakültenin salonlarında ıslık çalarak dolaşırdım. Bir gün yine ıslık çalarken arkamdan birisi kulağımı çekmeye başladı. Ben öfkeyle arkama döndüğümde baktım Prof. Ahmet Caferoğlu, “Oğlum burası dağ başı mı ıslık çalıp duruyorsun?” diyerek beni azarladı. Ben hemen özür dileyerek hocamın elini öptüm. Olaya tanık olan Kasımpaşa’lı Adil adlı arkadaşım bana,” Gel lan Özata seni Üniversite korosuna götüreyim de senin ıslığından kurtulalım” dedi.

Adil’le beraber öğleden sonra İstanbul Üniversitesi korosu şefi Süheyla Altmışdört hocanın yanına gittik. Adil, “Hocam Osmancık’lı bu genç fakültede sürekli ıslık çalarak kafamızı şişiriyor, sesi de fena değil, şunu biraz eğitin de nerde nasıl davranacağını öğrensin” dedi.

İşte Adil kardeşimin sayesinde 1963 yılından beri yaklaşık 56 senedir Klasik Türk Musikisi âleminin büyülü dünyasında meşk ediyorum. Adil’i her zaman sevgi ve saygıyla anıyorum.

1967’den beri Adil’den bir haber alamadım. Yıllardır Google’da, Facebook’da ve sosyal medyada Adil’e ulaşmaya çalışıyorum ama bir sonuç alamadım.

Yıllardır İstanbul’da pek çok musiki cemiyetinde korist ve solist olarak çalıştım.

Şimdi de Adnan Mungan Dostlar Musiki Korosunda çalışıyorum.

Musiki dünyasında bu güne kadar şair, bestekâr, şef, ses ve saz sanatçısı pek çok insan tanıdım. Başta Üni.korosu şefimiz “Hocaların Hocası” Süheyla Altmışdört olmak üzere, Selahattin İçli, Melahat Pars, Semahat Özdenses, Necdet Tokatlıoğlu, Fikret Karahan, Avni Anıl, Amir Ateş, Nevzat Adlığ, Ender Ergün, İnci Çayırlı, Melihat Gülses, Münip Utandı, Adnan Mungan, Erol Sayan, Abdi Coşun, Hacer Tısoğlu, Osman Nuri Özpekel, Fahrettin Çimenli, Bülent Ersoy, Serap Mutlu Akbulut, Bilge Özgen, Ali Dursun Yağlı ve Muammer Okutan gibi pek çok sanatçı ile tanışarak hepsinden feyz aldım ve hepsi de özel dostlarım arasında yer aldılar.

6 Nisan Cumartesi gecesi Cemal Reşit Rey konser salonunda “Hocaların Hocası” Süheyla Altmışdört’e Saygı konserinde Üniversite korosundan yetişmiş yüzlerce sanatçı dostlarla beraber olduk. Yaklaşık 56 senedir görmediğimiz arkadaşlarımızla yeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık.

Konserde, Üniversite korosunda ve İstanbul Belediye Konservatuvarında sürdürdüğü hocalığıyla Türkiye’nin son yarım yüzyılında Türk musikisi alanında yetişmiş yüzlerce ses ve saz sanatçısının üzerinde emeği bulunan ve “Hocaların Hocası” diye anılan büyük musikişinas Süheyla Altmışdört hocamızı sevgi ve saygıyla anarak bağrımıza bastık.

Ben de konser öncesi hocamla görüşerek fotoğraf çektirdim ve ellerini öptüm.

Hocam bana “Aferin Mehmet sen çok vefalı bir çocuksun, beni sık sık arayarak halimi hatırımı soruyor ve beni çok mutlu ediyorsun.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Korosu Şefi Mehmet Güntekin ve Üniversite korosu şefi Elif Ahıs’ın müşterek hazırladığı konseri Mehmet Güntekin kardeşimiz sundu.

Barkovizyon gösterisinde sevgili hocamız Süheyla Altmışdört kısaca musiki hayatını anlattı.

Üni. korosundan öğrencileri Dr. Adnan Çoban, Ahmet Özhan, Prof. Dr. Ali Rıza Kural, Gül Yazıcı, Münip Utandı ve Özlem Abacı söyledikleri güzel şarkıları hocamıza ithaf ettiler.

Daha sonra sahne alan Üni. korosu da şef Elif Ahıs yönetiminde klasik şarkılar söylediler.

Mehmet Güntekin salonda bulunan eski üniversite korosu elemanlarını sahneye davet edince yaklaşık 50 kişi sahnede yerimizi aldık.

Bu muhteşem koroyu yönetmek üzere sahneye çıkan Süheyla hocamızı bütün salon ve bizler ayakta alkışladık. Muhteşem koromuz hocamızın şefliğinde “ Ey büti nev eda olmuşum müptela” ve “Sen bu yerden gideli” adlı şarkıları seslendirdik.

*

Yeni duyduğum Baaddin tadında bir fıkrayı sizlerle paylaşayım.

Meşhur Napolyon Bonapart rüyasında gördüğü Trump’a, “Sayın Trump sendeki askeri güç bende olsaydı Waterloo savaşında İngilizlere yenilmezdim.” demiş. Aynı rüyasında gördüğü Putin’e “Sayın Putin sendeki istihbarat (Putin meşhur Sovyet istihbarat örgütü KGB’nin başkanıydı) bende olsaydı Waterloo savaşını kaybetmezdim” demiş.

Daha sonra gördüğü Erdoğan’a “Sayın Erdoğan sendeki yandaş basın bende olsaydı, benim Waterloo savaşında İngilizlere yenildiğimi dünyada kimse duymazdı.” demiş.

*

Zamana ve zemine uyduğunu sandığım bir dörtlüğümle sizlere veda ediyorum.

Hani halden hâle girer, isyan edersin,

La Havle çekerek, “Bu da olmaz ki dersin!”

Bağrına taş basar, katlanırsın bahtına,

Acıyla olgunlaşırmış insanoğlu neylersin!!! (Mehmet Özata)

10 Nisan 2019

Mehmet Özata, hocası Süheyla Altmışdört’le…