Asırlarca, çok farklı kültürlerle, iç içe yaşamışız.

Bu süreçte, bu farklı kültürlerin dillerinden, yüzlerce sözcük girmiş dilimize…

Dilimize giren bu sözcüklerin, dilimizi zenginleştirdiğini düşünenler de var; kirletip, kısırlaştırdığını da…

Ben kirlettiğini ve kısırlaştırdığını düşünen taraftanım…

Öyle ya da böyle, bir şekilde dilimize girmiş, Türkçe olmayan her sözcük, beni rahatsız eder.

Özellikle de Arapça ve Farsça sözcükler…

Çünkü bu diller, güzel Türkçemizi istila edip kirleten, dilimize yapışıp kalan, dilimizin özünü bozan dillerdir.

Kendimi bildim bileli; konuşma ve yazı dilimde, bu uluslara ait sözcükleri kullanmaktan her zaman özenle kaçınmışımdır.

Tek bir sözcük ayrık.

Hoca…

“Hoca” sözcüğü benim için çok özel, çok değerli bir sözcüktür.

Kendimi bildim bileli, “hoca” sözcüğünü severek, önemseyerek; dahası, bir saygı göstergesi olarak kullanırım.

… …

Şimdi gelin, “hoca” sözcüğünün, kökenine inip; bu sözcüğün dününü, bugününü irdeleyelim ve niye bu sözcüğü yazı konusu yaptığımızı anlatalım.

* * *

Öğrencisiniz…

Bazen "öğretmen"inize, "hocam" dersiniz, dil alışkanlığı.

O da sanki bir suç işlemişsiniz gibi gözünüzün içine içine bakar; işaret parmağını sağa sola sallayarak, "Hoca camide, hoca camide!" deyiverir.

Bu cevap karşısında önce şok olursunuz, sonra hemen düzeltirsiniz. “Özür dilerim öğretmenim..”

Öyle ya hoca camidedir, ne işi var ki okulda.
Sonra merak eder, İslâmî kaynakları araştırırsınız.

O zaman görür ve anlarsınız ki; Peygamber Efendimiz bile cami cemaatine namaz kıldıran görevliye, "hoca" demez. O ve onun izinden giden tüm İslâm âlimleri namaz kıldıran kimseye, "imam" derler.
Hoca sözcüğü, Farsça kökenli bir sözcüktür ve "hâce" sözcüğünden türemiştir.

“Hace” sözcüğünün anlamı, "efendi, zengin, vezir, tüccar" demektir.

Şöyle bir düşünürsünüz; "Bu imamlar, memur maaşıyla zengin olamazlar. Padişahlık diye bir yönetim sistemi de olmadığı için vezir de olamazlar. Tüccar deseniz, tüccar da değildirler.

“Efendi” deseniz, o da yakışıksız olur; camiden başka bir yerde efendi yok mu derler adama…

Bütün bunlar gösterir ki; aslında camide namaz kıldıran insana verilecek en güzel nam, "imam"dır.

Zaten Diyanet de; camide namaz kıldıran kimseyi hoca olarak anmaz ve atamaz. Onu "imam" olarak anar, imam olarak atar.

Sözün özü; imamlara “hoca” denmesinin nedeni, onların cami cemaatine dinsel bilgiler vermesi, dinsel şeyler öğretmesidir.

Demek ki hoca sözcüğü, bilgi verme edimine dayanarak, imamlara yakıştırılmıştır. Yani hoca sözcüğü, imam sözcüğünün eş anlamlısı değildir.

* * *

Bu bilgileri şunun için dillendirdim köşemde.

Görgü kurallarından yoksun bir nesil yetişiyor.

Bu durum, ne ailelerin umurunda, ne de okullarımızın…

Gençler, hiç tanımadığı büyüklerine “dayı” diye, “emmi” diye, “baba” diye, “amca” diye hitap ediyor.

Yolda aynı, alışveriş merkezlerinde aynı, dahası resmi kurumlarda bile aynı yakışıksız ve yılışık tavırlar ve hitaplar.

Hep söylüyor, hep yazıyorum; okullarımıza, “görgü kuralları dersi” adı altında ders koymak şart oldu.

… …

Geçenlerde resmi bir kurumda işim var.

Görevli genç bayan kızımıza özlük bilgilerimi veriyorum. Daha doğrusu o soruyor, ben yanıtlıyorum.

Genç kızımız bana yönelteceği her sorunun başına bir “baba” ekliyor.

“Babacığım adınız… Babacığım doğum tarihiniz…”

Sinirlendim.

“Hanımefendi, ben annenizi tanımam, nereden sizin babanız oluyorum…”dedim.

Öyle bir yanıt verdi ki; verdiği yanıt karşısında, dondum kaldım.

Bilgisayarın klavyesini eliyle öteleyip, başını kaldırdı; “Ne dememi istersiniz?” dedi.

!!??...

“Beyefendi” diyeceksin, “Beyefendiiiiiii…” diye bağırıp, işlemimi yarım bırakıp, terk ettim orayı….

Resmi bir kurumda çalışan bir görevli; hizmet verdiği bir kişiye, nasıl hitap edeceğini bilmiyor ve bunu, müşterisine soruyor; “size nasıl hitap etmemi istersiniz?…”

Hadi ailesi bu eğitimi vermemiş, okuduğu okuldan da bu eğitimi almamış, çalıştığı kurum amirleri de mi bu basit eğitimi ver(e)miyor.

Böyle bir şey olabilir mi?

… …

* * *

Ama bilen de biliyor.

Geçtiğimiz yaz sonu, bazı aile dostlarımızla birlikte Van’a gittik.

Van’da görevliler, esnaf ve sade vatandaşlar; tanıdığı, tanımadığı herkese “hocam” diye hitap ediyor.

Hocam…

Hitabın güzelliğine ve doluluğuna bakar mısınız?

Hiç tanımadığınız bir insana; “baba, anne, teyze, dayı, amca, emmi…” diye hitap edeceğinize; hanımefendi ya da beyefendi diyemiyorsanız, “hocam” diye hitap eder; görgüsüz konuma düşmezsiniz.

Hocam…

Ne denli dolu, ne denli anlamlı bir sözcük…

Ve de ne güzel bir hitap tarzı…