9. Uluslararası Hititoloji Kongresi’nin 01-07 Eylül 2014 tarihleri arasında Çorum’da yapılacağını duyduğunda heyecanlandım.
1993-2005 tarihleri arasında Çorum Belediyesi’nde görev yaparken de Hititoloji Kongreleri bizleri çok heyecanlandırırdı. Bu haberle o günlere dönüverdim.
Çorum’a geldiğimde halk arasında kullanılan bir söz pek ilgimi çekmişti. “Yerler mühürlendi”…
Tanıdık tanımadık kime sordumsa aldığım yanıt, “Ebemiz öyle derdi, akşam olunca, yerler mühürlendi diye eve çağırırdı bizi.”
Şiir gibi gizemli bu sözün ne anlama geldiğini öğrenmiştim ama kökenini bulmak benim için ayrı bir uğraş oldu.
Çorum’da yapılan 1. Hititoloji Kongresi’nin tebliğleri belediye tarafından bastırılmıştı. Bu değerli eser depoda özenle (!) saklanıyordu. Okumak için kendine bir kitap ayırdıktan sonra bu değerli eserin Çorum’da gelen bazı konukları hediye edilmesi gerektiğini altını çizerek anlatmaya çalıştım. Çünkü Hititler Çorum’un çağdaş dünyaya açılan en değerli tanıtım kapısıydı.
“Yerler mühürlendi” sözünün kökenini bulmak için tebliğler kitabını okumaya başladım. Bir tebliğde her akşam güneş bayatken şehir kapılarının törenle mühürlendiğini okuduktan sonra ellerimi kaldırarak “Evreka, evreka…” diye bağırdım.
Servisteki arkadaşlar şaşkın bir yüz ifadesiyle bana bakıyorlardı. “Buldum”, dedim, “Buldum… Yerler mühürlendi sözünün kökenini buldum. Hititlerden geliyormuş.
Arkadaşların yüzünde bu kez daha farklı bir şaşkınlık vardı.
Kültürün en güzel tanımlarından biri “Şeylerin halden hale geçen sürekliliği” olmasıdır. Hititler yaşıyordu hâlâ…
“Yerler mühürlendi” sözünün kökenini bulmuştum. Ama Hititler her gün güneş batarken şehir kapılarını neden mühürlüyorlardı acaba?
Bu sorunun yanıtını ise Mahfi Eğilmez’in Hitit ekonomisi üzerine yazdığı kitapta buldum.
Şehre gelen ticaret kervanlarından vergi alınırmış. Bir çeşit gümrük vergisi… Kervancılar kale kapısındaki nöbetçilere rüşvet vererek getirdikleri malları vergi ödemeden şehre sokarlarmış. Şehre kaçak giren mallar yakalandığında kervanın bütün mallarına el konurmuş ama avantadan kazancın dayanılmaz cazibesi işte… İnsan, her çağda insan… Tarihin derinliklerine doğru okuyarak uzandıkça bu gerçeği daha net gördüğümü söylemeliyim. Bu bağlamda “Tarih Sümer’de Başlar” adlı kitabı meraklısına öneririm.
Şehre kaçak mal girişine engel olamayan Hititli yöneticiler çareyi her gün güneş batarken şehir kapılarını törenle mühürlemekte bulmuşlar.
Hititoloji Kongresi ben fakiri gördüğünüz gibi zaman tüneline götürdü.
Bilim dünyasının en önemli etkinliklerinden biri, belki de onlar için en önemli ve değerlisi kongrelerdir.
Kongreler bilim dünyasındaki gelişmelerin yüz yüze iletişimle paylaşıldığı, daha sonra basılan tebliğ kitaplarıyla kalıcılaştırıldığı seçkin etkinliklerdir. Kongreler, bir diğer deyişle bilim dünyasında akademisyenlere yönelik kapalı devre çalışmalardır. Örneğin kalp damar cerrahisinde bulunan yeni bir yöntem sokaktaki insanı salt ona getireceği sağlık hizmeti olarak ilgilendirir. Ayrıca kongreler, çağımızda turizm sektörünün de önemli bir alt başlığı olarak ülkelere katkıda bulunmaktadırlar. Bir diğer deyişle kongre yapılan ülke ve kentin kendini tanıtmasında bu etkinlik seçkin bir yöntemdir.
Biz de işte bu bağlamda Hititoloji Kongresine baktığımız için pek heyecanlandık. Ama adını Hititlerden alan üniversitemizin basına yaptığı açıklama bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Kongre katılımcılara yapılacak klasik Hattuşa gezisi dışında hiçbir etkinlik içermemektedir. Çorum’a gelecek yüzlerce seçkin bilim insanına Çorum’dan hareketle Anadolu ve Türk kültürünü tanıtmak için önemli bir fırsat elden kaçmak üzeredir.
“Bilgi Kültür ve Turizmi Geliştirme Destekleme Derneği”nin internet sitesinde 2013 yılında gelen turist sayısının %7,33 azaldığını okuyunca yapılacak kongrenin tanıtımdaki önem ve değeri bir kez daha öne çıkmıştır.
(SÜRECEK)