“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak”

Nedenlerini bilmiyorum. Aslına bakarsanız bir anlam da veremiyorum. Artık Nasrettin Hoca gibi, onun fıkraları gibi sözlerini duyamaz olduk. Son günlerde gündemden düşmeyen haber; bana bir kez daha Nasrettin Hoca’yı anımsattı.

Fıkraya göre Nasrettin Hoca’nın evine hırsız girer. Olayları duyan komşuları üzüntülerini dile getirmek yerine hocayı suçlar! Mal canın yongası olduğuna göre acılarını unutamayan hoca, sonunda dayanamaz: “Yahu komşular, bu hırsızın hiç mi suçu, günahı yok!” der.

Bizler yine bize benzeriz. Hırsızı suçlu bulmak yerine onun suçunu hafifletmeye çalışmışız. Bu gün bizim yaptıklarımızı önceden büyüklerimiz yapmış. Her meslekten çalışanlar gibi onlar da işlerini severek yapmış.

Gün geldi; ev soymak, yol kesmek gibi basit şeyler tarihe karıştı. At binenin, kılıç kuşananın olduğuna göre onlar da işlerini yaparken teknolojiye ayak uydurdu. Bilgisayar başında ellerinde cep telefonlarıyla daha uygar hırsızlar boy göstermeye başladı. Binlerce çalışanı olan bankaları, şirketleri, kuruluşları dolandırıyorlar.

Cebimizden para çıkmadığı sürece aklımıza güveniyoruz. Kendimizi şanslı kabul ediyoruz. Parası alınanlardan kimi çıkıyor, aptal yerine konmamak için yaptığı hatayı gizliyor. Kimileri çıkıp mahkemelerin, karakolların kapısını aşındırıyor. Sonuçta çok seneler geçiyor; giden geri dönmüyor.

Dünyanın en büyük sığır çiftliğini kuran genç işadamının bir eli balda, diğer eli tereyağında. Kuş sütü içiyor mu onu bilemem! Bildiğim kadarıyla üzeri bol kaymaklı yeni sağılmış inek sütüyle besleniyor.

Kabul edelim ki yakalandı. Mahkemeye çıkarıldı. Adamın kendisi burada yok ama Allah’ı var. Ben kimseden zorla para almadım dese yalan söylemiş olmaz.

Haber gündeme bomba gibi düştüğünde inanamadım. Eşine, çocuğuna, kardeşine para vermemek için bin dereden bin su getirenler var. Onlar, en yakınlarına dahi borç para vermezler. Onlardan istenen paralara dolandırıcılar dönüp bakmazlar bile.

Diğer taraftan herkes kendi kredi kartlarıyla, banka borçlarıyla ayakta durmaya çalışırken; rüyalarımızda dahi bir arada göremediğimiz paraları nereden kazanmışlar? Daha güvenilir yatırım araçlarını, bankaları neden tercih etmemişler?

Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Söylentiler doğru ise buna benzer on tane daha kuruluş varmış. Sığır tüccarı seksen bin kişiyi dolandırmış. Onun benzeri kuruluşlara para yatıran kaç yüz bin kişi var? Haber yalansa haberi yapan suçlu, haber doğru ise bu kuruluşların bulunup haklarında yasal işlemlerin başlatılması gerekir. Hırsızı suçlu bulmak yerine onun suçunu hafifletmeye çalışmışız.

Neden birileri ortaya çıkıp suç duyurusunda bulunmuyor? Neden birileri çıkıp para yatırdığı kuruluştan parasını geri almak istemiyor? Neden haber bültenlerinde bu türden haberler yer almıyor?

Nasrettin Hoca’nın fıkrasını günümüze uyarlayalım: Dolandırıcılara para kaptıranların hiç suçu, günahı yok mu?