Hikmet, ilâhi sırlar biliminde (İlm-i Ledun) ilâhi bilgiler içeren çok yüksek bir mertebedir. Hikmet, görünenin arkasını görmektir. İlâhi ahlâkla ahlâklanmaktır. Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde, “Hz. Muhammed’in Hayatı” adlı kitabın yazarı Pakistan’lı Profesör Muhammed Hamidullah hocamızdı. Muhammed Hamidullah,
“Hz. Muhammed’e ait olduğu tespit edilen Hadis sayısı 200’ü (iki yüz) geçmez” derdi.
Her gün televizyonlarda ahkâm kesen bazı hocalar binlerce Hadis’ten bahsedince yazma gereği duydum.
“Hikmet, müminin yitik malıdır, nerede bulursa alır” hadisi ile “Hiç kimseye güvenmiyorum diyen insana da güvenmeyin” hadisini çok severim.
Bu kısa hatırlatmadan sonra dörtlükler, rubailer, güzel sözler ve şah beyitlerle hikmet diyarından felsefe diyarına yolculuğa çıkalım.
Filozof Empodokles, bir sohbet sırasında, “Hikmet sahibi bir insanı bulmakta zorlanıyorum” deyince; filozof Ksenophones, “normaldir efendim, çünkü, bir hikmet sahibini ancak hikmet sahipleri tanıyabilir” demiş.
Hikmetle, felsefeyle kaynaşırız bu âlemde,
Kainâtta Sema’yla anlaşırız bu âlemde,
Gönül gözü kapalı ademlerle yoktur işimiz,
Güllerle, bülbüllerle söyleşiriz bu âlemde…(Mehmet Özata)

Taş gibiydin çok kalpler kırdın artık yeter,
Toprak ol da, bak nasıl üstünde güller biter…(Leadri)

Gülle hem bez-i visâliz, gerçi hâr olsak da biz,
Gönlümüz benzer bahara, ihtiyar olsak da biz,
Aşıkız meh-rûlara nezr eyledik can nakdimizi,
Geçmeyiz gülden güzelden hâki-târ olsak da biz…(Adnan Üryani)
(Biz diken olsak da, gülle beraberiz, yaşlansak da gönlümüz bahara benzer, Ay yüzlü sevgililere kefen paramızı adadık, geçmeyiz gülden güzelden toprak olsak da biz.)

Bende sığar iki cihan ben bu cihana sığmazam,
Gevher-i lâ mekân benem, kevn ü mekâna sığmazam…(Seyit Nesimi)
İki cihan içime sığmış; bense bu dünyaya sığmam.. Mekân dışı ve mekân üstü olma cevheri bende iken yine de varlığa ve mekâna sığmam) 1404’de Bağdat’ta derisi yüzülerek öldürülen Seyit Nesimi’nin bu pervasız sözleri hep dehşete düşürür beni.

Dünyayı güzellerle bezersin Tanrım,
Sonra da bakmayı men edersin Tanrım,
Dolu bir kadehi verirsin elime,
Hem yan tut, hem de dökme dersin Tanrım…(Ömer Hayyam)

Bilgeye sormuşlar: “İhtiyarlar, neden gençlerden daha çok dünyaya tamah ederler? Bilge, “ o ihtiyarlar gençlerin henüz tatmadığı dünya lezzetlerini, tattıkları için”
Bizleri yarattın anladık seni, / Yerlerde göklerde aradık seni,
“Allah’ın evi gönüldür” dediler, / Gönüller yaparak yaşadık seni…
(Mehmet Özata)
İsmail Hakkı Nebiloğlu’nun Yegâh makamındaki şarkısıyla sizlere veda ediyorum.
Doldur ey sâki, bu cem bezminde bir gün mey biter,
Boş kalır fâni kadehler, tel susar, hey hey biter,
Dem geçer, devran döner, hicran biter, her şey biter,
Boş kalır fâni kadehler, tel susar, hey hey biter…(Kesriye’li Sıtkı Bey)