Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir derler ya, hakikaten de öyle. Kayyuma kalıp kapanmanın eşiğinden dönen Çorumspor’un düştüğü durum da aslında sürpriz sayılmaz. Ben şahsen böyle bir duruma düşüleceğini tahmin ediyordum. En azından benim için hiç sürpriz olmadı.

Yıllardır yazıp çiziyoruz, Çorumspor’un temelleri sağlam değil, bu temeller üzerine bir şey inşa etmenin, birinci derecede deprem bölgesine kaçak yapı yapmaktan farkı yok. Ama dinleyen yok. Hala herkes lisans çıkarttırmanın derdinde. Diyelim ki lisanslar bu yıl da bir şekilde çıktı. Ya sonrası. Sonrasını ben söyleyeyim. Gelecek sezon lisans çıkarttırmak için gerekli olacak para 3 milyon lira. Yani borç yine ikiye katlandı. Sonraki sezon 6 milyon lira. Gidişat bu yönde.

Bu duruma gelinmesine elbette hepimiz üzülüyoruz. Ama yanlışta ısrarcı olmanın mantığını anlayamıyorum. Gönül ister ki, borçsuz, kurumsallaşmış, tamamen kendi kaynaklarıyla ayakta duran bir Çorumspor Süper Lig’de mücadele etsin. Ama borç gırtlağı aşmış, tesis yok, altyapı yok, para yok, işi bilen yönetici yok, kısaca yaşam mücadelesi için gerekli olan hiçbir şey yok. Buna rağmen ısrarla hedef şampiyonluk deniyor. Bu zihniyet Çorumspor’u uçuruma sürüklüyor kimse farkında değil, ya da birilerinin işine öyle geliyor.

Bir kez daha söylüyorum. Yanlışta ısrar ediliyor. Çorumspor şampiyon olsa bile ilerisi yok. Çünkü temel sağlam değil. Kulüp bugün hala 3.ligden 2. lige yükseldiği sezonun faturasını ödüyor.  Çünkü o zaman da bazı şeyler programsız bir şekilde  yapıldı. Aynı şey bugün de devam ediyor. Günü kurtarmaya yönelik yönetim anlayışı Çorumspor’u uçuruma sürüklüyor. Ve en acısı da, Çorumspor birkaç kişinin dışında kimsenin umurunda bile değil.

Sonuç olarak, Çorumspor’un düştüğü durum beklenilen bir durum. Teknik heyet, futbolcular ve gerçek taraftarlar için gönülsüz de olsa lisansların çıkmasını istiyorum. Ama Çorumspor’un geleceği için açıkçası lisansların çıkmasını hiç arzu etmiyorum.