Bazı insanların güven duyguları eksiktir. Kendilerine güvenmedikleri için başkalarına da güvenemezler. Böyle insanları, “umutsuz vak’a” veya” na-tamam insan” olarak değerlendirir ve hemen yanlarından uzaklaşırım.
Bir atasözünde; “Gelecekteki saadet ve felaketlerimiz çocukken kazandığımız alışkanlıklara bağlıdır. Kötü alışkanlıklarla kendimize hazırladığımız dünya cehennemi ahretteki cehennemden çok daha korkunçtur.” denir. Çok doğrudur.
Güvensizliğin belirtileri, yalnızlık, arkadaş edinememek, aşırı hassas olmak, tuhaf düşünceler ve fanteziler olarak ortaya çıkar.
Çok sevdiğim diğer bir atasözünde; “Hayat hissedenler için bir facia, düşünenler için bir komedidir.” yorumu yapılmış.
Amerika’nın 5. Cumhurbaşkanı Abraham Lincoln, sevmediği insanlar ve düşmanları
hakkında çok yumuşak bir dil kullanırmış. Bazıları bu huyunu eleştirerek: “Düşmanlarınızı yok etmek dururken, onları böyle okşamanızı anlamıyoruz” dediler”
Lincoln onlara şu anlamlı cevabı verdi: “Sayın efendiler! Düşmanlarımı kendime dost etmekle, onları zaten yok etmiş olmuyor muyum?
Belalı coğrafyada belalı günler yaşıyoruz. Bu konuda maalesef, çok acı bir teşhisim var. Bu günlere “okula, camiye ve kışlaya” siyaset sokarak geldik.
Umarım, milletimiz bu günlerden ders çıkararak, cemaat ve tarikatlardan bir daha medet ummaya çalışmaz.
Yıllar önce Kangallı Aşık Ruhsati (1856-1899) sanki bu günlerimizi tarif etmiş.
Bir vakte erdi ki bizim günümüz, / Yiğit belli değil, mert belli değil,
Herkes yarasına derman arıyor, / Deva belli değil, dert belli değil…
İADE-İ ZİYARET:
Fransa’da bulunan bir politikacımıza, “Osmanlıların Viyana önlerinde ne işi vardı?” diye sorduklarında, “Sadece iade-i ziyaret efendim.” diye cevap vermiş.
“Haçlı seferlerinin iade-i ziyareti…”
BATILILARIN TÜRKİYE İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİ
“Türkiye ağaç gibidir. Dallanıp budaklanıp büyümeye başlarsa budayın.
Kurumaya yüz tutarsa sulayın.”
Batılılar aynen böyle yaparak bizleri karıştırmaya devam ediyorlar.
ÇARE
Çok müsrif olan birisi, Sokrat’a gelip hiç parası kalmadığından dert yanmış ve biraz borç para vermesini istemiş. Sokrat adama şu cevabı vermiş:
“Masraflarınızı kısarak kendinizden borç alın…”
SADAKA
Diyojen’e sorarlar: “İnsanlar niye dilencilere sadaka verir de, filozoflara vermez?” Diyojen, “ Çünkü bir gün topal ya da kör olabileceklerini düşünürler, ama filozof olabilecekleri akıllarından geçmez de, ondan..”der.
GÜNEŞ DE BATARKEN SARARIR
Çelebi Mehmet zamanında isyan çıkarmaktan tutuklanıp asılmaya götürülen Şeyh Bedrettin’e Padişah Çelebi Mehmet, “üstadım benziniz sararmış” deyince, Şeyh Bedrettin, “Güneş de batarken sararır sultanım” diye cevap vermiş.
Şeyh Bedrettin 1420 yılında Serez çarşısında idam edilmiştir.
Şimdi çok sevdiğim hikmet ve felsefe kokan bir beyit…
Hakk kulundan intikamını yine kul eliyle alır,
Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır…(İlm-i ledün= İlâhi sırlar bilimi)
Şimdi de benim garip halimi ve ahvâlimi anlatmaya çalıştığım bir dörtlüğüm…
Ezelden gelir ebede giderim, / Bir garip yolcuyum kime ne derim?
Zaman ötesine geçer dururum, / Aklımı başımda zor zaptederim..
(Mehmet Özata)